SEN BİL YETER...
Kimse bilmez benim düş kırıklıklarımı…
Beynimdeki kuytulara sakladığım, Kimliksiz düşlerimi, Ve esaretini tenimin; Öpüşsel doyumsuzluklara… Ağladığımı da bilmezler örneğin; Yatağımın en sen dolu köşesine sokulup, Yastığımın bir sen kokuşlu tarafını ısırmak suretiyle… Bilmezler içimde taşıdığım küçük kızı, Birilerine göre ben mutlu değilsem; Çoğu insan zaten mutlu değildir dünyada… Çünkü ben özelimdir, Ve ayrıcalıklar ülkesinin şımarık prensesiyimdir, Onlara göre… Dedim ya bilmezler, İçimdeki küçüğün; Aslında sümüklü bir sokak çocuğu olduğunu… Kutsayıp dururlar mesela; El değmemiş bir güzellik olduğumdan; Ve bakire Meryem’in asaletini taşıdığımdan, Dem vurular… Bilmezler yani; Hüznün sokaklarında, Bir avuç mutluluğa, Kalbini pazarlayan ahlaksız bir fahişe olduğumu, Bilmedikleri gibi…. Ve kimse bilmez, Dudaklarımda çocuksu bir tebessüm, İçim içime sığmamak suretiyle, Gelmişken kapına, Tüm kapıları kapattığını yüzüme… Askıda yaşattığını bir ömrü… Anlatacaklarımı doldurmuşken zulasına kalbimin; Dizdiğini kelimeleri yüreğime bir bir… Yani bilmezler; Aradığım abonenin, Cevap vermeye tenezzül etmediği durumlarda, Ya da meşgul zamanlarda oyalandığında, Ve hatta ulaşılamayacak kadar, Kalbimden uzakta olduğunda… (Neticede gecemin iyi geçmesini temenni etmediğinde) Uykusuz sabahlara gebe kaldığını gözlerimin, Gönlümdeki her bir geminin alabora olduğunu, Ve yıkıntılar arasında debelendiğimi… Hiç bilmezler… Bunları neden yazdığımı biliyorum, Neden döktüğümü, Yüreğimden sızan her bir damlayı… Biliyorum aramızdaki haksız rekabeti; Yani verdiğim değerin, Ne kadar ucuzuna satın aldığını beni… Ki biliyorsun sen de… Ama onlar bilmezler… Ve asla bilmeyecekler… Önemli değil; Bilmesinler; Sen bil yeter... (A-Y) |
Kimse bilmez benim düş kırıklıklarımı…
Beynimdeki kuytulara sakladığım,
Kimliksiz düşlerimi,
Ve esaretini tenimin;
Öpüşsel doyumsuzluklara…
Ağladığımı da bilmezler örneğin;
Yatağımın en sen dolu köşesine sokulup,
Yastığımın bir sen kokuşlu tarafını ısırmak suretiyle…
Bilmezler içimde taşıdığım küçük kızı,
Birilerine göre ben mutlu değilsem;
Çoğu insan zaten mutlu değildir dünyada…
Çünkü ben özelimdir,
Ve ayrıcalıklar ülkesinin şımarık prensesiyimdir,
Onlara göre…
Dedim ya bilmezler,
İçimdeki küçüğün;
Aslında sümüklü bir sokak çocuğu olduğunu…
Kutsayıp dururlar mesela;
El değmemiş bir güzellik olduğumdan;
Ve bakire Meryem’in asaletini taşıdığımdan,
Dem vurular…
Bilmezler yani;
Hüznün sokaklarında,
Bir avuç mutluluğa,
Kalbini pazarlayan ahlaksız bir fahişe olduğumu,
Bilmedikleri gibi….
Ve kimse bilmez,
Dudaklarımda çocuksu bir tebessüm,
İçim içime sığmamak suretiyle,
Gelmişken kapına,
Tüm kapıları kapattığını yüzüme…
Askıda yaşattığını bir ömrü…
Anlatacaklarımı doldurmuşken zulasına kalbimin;
Dizdiğini kelimeleri yüreğime bir bir…
Yani bilmezler;
Aradığım abonenin,
Cevap vermeye tenezzül etmediği durumlarda,
Ya da meşgul zamanlarda oyalandığında,
Ve hatta ulaşılamayacak kadar,
Kalbimden uzakta olduğunda…
(Neticede gecemin iyi geçmesini temenni etmediğinde)
Uykusuz sabahlara gebe kaldığını gözlerimin,
Gönlümdeki her bir geminin alabora olduğunu,
Ve yıkıntılar arasında debelendiğimi…
Hiç bilmezler…
Bunları neden yazdığımı biliyorum,
Neden döktüğümü,
Yüreğimden sızan her bir damlayı…
Biliyorum aramızdaki haksız rekabeti;
Yani verdiğim değerin,
Ne kadar ucuzuna satın aldığını beni…
Ki biliyorsun sen de…
Ama onlar bilmezler…
Ve asla bilmeyecekler…
Önemli değil;
Bilmesinler;
Sen bil yeter...
kutlarım kaleminizi çok güzel bir çalışma