SEBEP-İ SÜKÛNUMTaşlar yığıyor insanlığın hidayete giden yoluna, şerefli cezasını unutmuş konfora kavuşma uğruna; tanrıların aşk adına ahlaksızlık yaptığı bir dünyaya düşmüş yolu, bütün kayaları güneşin altında siyaha yakın yosunlar bağlayan orijinal Sisypos’um… kirlenmemek adına, susmayı tercih ediyorum. Kayaların, kusursuz heykeller yerine, isimsiz mezar taşları olduğu bir yer burası, toprağın, yüzünün utançtan ve sevgi yoksunluğundan çatır çatır çatladığı yüz yaşında bir türlü ölemeyen ihtiyarın derisi gibi… ama, içi, erimiş eşref-i mahlûkatların vücutlarıyla fokur fokur kaynarken, ağlayışlarımla dalga geçildiği bu civarda, susmayı tercih ediyorum. Duvara yapışmış bir yosun muyum, yoksa yosuna yapışmış bir duvar mıyım, diye düşüne düşüne yürüyorum ilim yolunda, cevaplarım bir sadist çıkarıyor, kendimi, kendimin karşısına; kuruyan ağaçlara yasladığım başımın daha da ağırmaması adına sesimi boğup yutkunuşla, susmayı tercih ediyorum. Cahilin sözleri hikmet sayılıyor insanlık âleminde, sosyopatlar nebi muamelesi görüyor, yaptıkları sünnet derecesinde… Fakirlerin zekât verdiği, zenginlerin bir kuruşluk güç dilendiği, çocukların savaşmak ve ölmek zorunda kaldığı oyun oynamak uğruna bu kaotik beşer-i fâni diyarında, susmayı tercih ediyorum. Lirik sözler etmeyi sevmez dil-i diriğim, epiği beceremez korkaktır çünkü yüreğim, satiriğe ayarlıyken beyin diyalektiğim… Bilgisini şiddeti daha yüceltmek için kullananların arasında, birkaç yüz defa daha ölmemek adına, susmayı tercih ediyorum. 31 Aralık 2020, 08.00 |