BENDELİK
Bir varmış, iki çokmuş…
Mutsuz ve yalnızmış insanlık Dünyalardan birinde; Kendine sığınmış, korkmuş, Ya da kokmuş bütün sığınmak istedikleri… Bir varmış insanlar, iki kalabalıkmış; Sığamazmış koca sokaklara, büyük sinema salonlarına… Sığamazmış avuç kadar kalbin sınırlarına. “seni seviyorum” cümlesinden hemen sonra Karanlığa karışıp terk etmekmiş bütün ettikleri. Bütün ettikleri, kendi kirlenmiş de olsa gölünde yüzmekmiş, Akmalarda boğulmaktan ürkmekmiş. İki çokmuş, bir üşütürmüş… “sarılma bana ter içinde kaldım, dönmek istiyorum Kendi igloma…” Sarılmak, transferdir enerjini karşı tarafa, Kimse söz veremez bütün pozitiflik bende diye ama… Soğukta yandığımız, çöllerde donarak öldüğümüz varken Ve kimse kendi orta kuşağını terk etmezken, Hesap soramayız neden saatin benimkinden farklı bir zamanı gösteriyor diye, Ya da aynı anda aynı oranda nefes almıyorsun benimle… İnsan denilen modern meczuba. Eller birleşmeye, eller, kaya kaya, tırtıklı bankın yüzeyinde Tutmaya çalışır birbirini; Biri biraz daha çok kanamış, biri biraz daha fazla terlemiş olabilir… Ve derken görürsün banka kazınmış, isminin baş harfini yanındakinin… Yanında, yanındakinin başlamadığı bir harfle bir kalp sembolünün ortasında. Oysa her “E” benim baş harfim olmayacağı gibi, Her, diğeri de benim değildir… Peki biz niye ilk dokunuşun birkaç dakika sonrasında, “sevdadayız” ilanından hemen sonra Kızarmış ve dalmış bakışlarımızla kavgadayız? Her insan, Güzel bir romantik filmin sahnesindeaşık, Korkunç bir filmin kendiyle başkalarını kurtaran finalinde kahraman Olmak ister… ister de, ya her şey bir senaryodan ibaretse… Ve biz repliklerimizi unutursak… Ya korkarsak… ya konuşamazsak… ya söz verdiğimiz yere gelemeden bir hayalet olursak? Her insan kendi kulübesinin Sam Amca’sıdır, Her insan kendisinin efendisi ve dahi kölesi… Sarılıp uyuduğumuz da kendimiziz, sadizm acılarına soktuğumuz da. Her kurulan söz beynimize, her kurulan aşk sofrası benliğimize hizmet eder. Amaaa her insan Nedense, hizmet ve hürmet edilsin kendisine, ister. Olmayınca bize göre, deli olur ve deli eder… Kendi mağara ve kendi gölgelerimizi gerçek bilip yaşarız, Çıkarmaya çalışırlar, şaşarız; Kör oluruz alışmışken karanlığa aydınlıkta, Kör oluruz alışmışken aydınlığa karanlıkta… “yalnızın denizi gece” diyen şairin dizelerince Yalnız olsak, hayıflansak, ağlasak da Aslında memnunuz orada boğulmaktan. Eeee ne de olsa bildiğimiz sulardayız. Bildiğimiz şarabı içmek bütün derdimiz Sarhoş da olsak bir biçimde kendi baş dönmemizle ayığız kendimize. Aslında herkes durmalı kendi sessizliğinde. |
Nasıl da koyun koyuna mutlular. .
Eksik olmayın çok güzeldi. .