bu...
örtbas edilemeyen gerçekliği bu aşkın...
seni seviyorum dedigim bu icimin kıpırtısı bu sen simdi yatagında beni dusunuyorken ve ben bunu biliyorken nasıl da bir inat kendime bu hayatı zehir etmek icin cabalayıslarım kimbilir sen benim bu sakinligimde ne buldun? simdi sarılırken kendi kolllarınla kendine simdi sen benim sen diye icime akıtırken kanamalarımı bu ayakta durmak icin aldıgım vitamin takviyelerinin seni cıkartınca hayatımdan geriye kalana belediye bile bakmıyor artık bu simdi seni seviyorum derken içimdeki urperti gozlerinin gozlerimle aynı duzlemde olabilme ihitmallerini hesaplamak icin diye baslayan uzun bir cumle ve leri arasında nasılda telaslı ve ilk defa öpmüş bir kız cocugunu dudaklarından kadar ergen bir kucuk cocuk bir elinde telli arabası digerinde gazos kapakları bu bende ne buldun sorusunun bir turlu cevaplanamayanı öp beni simdi al beni icine sımsıkı sar yarın sabah baska bir cocuk dogur benden ben gibi koksun ve korksun sensiz gelecek her yeni gunden bu baglanısı bedenim sefil hayatıma bu kayıp ruhumun saplanıp kalması baska bir varlıga vazgecemiyorum diye değil işime gelmiyor korkup kacmak yanında kalmak ve yanmak istiyorum artık bu gun içinde surekli aklımı kemiren bu sensin diye arayan her calısında telefonu elime hevesle alısım arayan sen değilsen eger telesekretere yonlendirisim bu beni sana getirmyorsa eger o yol, yol değildirler umarım beni affedersin belkide simdi sarılıp kendine yattıgın benim koynumdur benim simdi icime kanatıp kendi yaralarımı sardıgım senin kokun bende ne buldun bilmiyorum simdi benim sende buldugum kendi kendime sokulup uyuya kaldıgım bu sensin diye kendime sarıldıgım sabah uyanır uyanmaz öpüp kokladıgın tenindeki her bir izin sahibi tenimdeki ruj izlerinin faili bilmiyorum ne buldun bende bu kadar simdi benim sende gördügümün belki tadı farklı rengi farklı ama ben kadar benzeyeni... |