Aşk ölmüştür
bir hüzün şelalesinden
akıp gidiyor zaman ne vakit yüzünü görsem oradayım acıyla parkamın sol yanını ciğerlerimden ayırıyor sinsi mi sinsi bir rüzgar sanıyorum ki üşümek bir çağ atlamaktır üşümek aşka düşmek gibi uçurumlar bulmaktır kitaplar saklanır mı deme biz yakılan kitapların çocuklarıyız üç paralık yavşakların intikamlarının uğruna ölen oysa her sevda zamanı Atatürk bulvarından sana doğru koşuyorum içimde eskiyen her şey yenileniyor birden ‘’ O çocuk ölmüş olamaz ‘’ diyorum bilmiyorlar bu dünyayı mutlak bir hüzünle göğüslerini kaybeden anneler de olmalı yüzleri gülen onlarla emzirdiğim umutlarımı öldürenlere de söylüyorum sevmek zamanı tükenmişse içinizde kaleminizi kırmak için kolladığınız bir ömrünüz yoktur artık yoktur dili saçlarınızın kirpiklerinize dahi küsün susun ve bu şehri terk edin gidin ki ben de usul usul toplanıp bırakayım şu yazma belasını baş ucumda toplanan sahibinden satılık bir yalnızlık gibi irili ufaklı köpeklerden bir ordu şimdi anıların yüzünde Ay solgun bir adadır ancak baktıkça allı morlu bulutlara başım göğsüne güvey çünkü alnım eski bir eşkıyanın izinde çoktan vurulmuştur . . Önder yılmaz |
Kutlarım...