Parfüm kokan sonlara methiyeSağılmış deva Merhem yok Kabuklarından astılar yaraları Yürüdüler gecenin ayakları üzerinde Siyaha dem Düş yorgunu tenimin ağzını bıçak açmaz. . . . . . -kaktüs kokusu - Kırma zincirlerini özlemlerimin dedim Aşka dair ne varsa Bağlayıp ağzını bıraktım çürümeye Koparıp uzakları sürgün etmek istedim Denizlerini yüzümün kurak! Korunaksız kalan canım sana emanetti bezm-i ezelden Gelme! Hz. İbrahim değilim yakmasın ateş An düşmandır , ateşler birden nabzımı Soluğum Sonum olur her adımda Ateşi köze esir etme Canım kırk yama İğne tutmaz İplik geçmez Gergefinde düğümler Koparmak mı Gücün yetmez!.. -Bulutları seyrederken - Hani bakıyorum, Tutkulu olmalıydı bu pencereler Bu duvar Bu sesimin eskittiği halı Çeşmelerden akan su Söndürmeliydi Soğutmalıydı İşveli bir gülücük olmalıydı dudağımın kenarında mesela Kadın kokmalıydı saçlarım Ve tenim Kötürüm olmamalıydı hiç bir hisse Boşluğa sıkışmış gülücük gibi O fotoğraf karesinden kaçmamalıydı gözlerim ân be an! Büyümeliydi kalbim faturası kesilmeden. -sona eren mektup- Bağlacı eksik Doğurgan ve taze bir sus sokulmuş koynuma Sökülmüş , ayın yırtığından sızıyor içime İçim tufan çoğu vaktinde bu şehrin Bu şehir Beni sırların ardından izleyen Yaşlıyken hep bir yanım aynalarda İnadına ölümsüzken bakışlarım Bu şehrin taze kokusunda her sabah İki dudak arası sıkıntı Bardağın dibine çökmüş tortu Tabakta artık yemek Hepsi benim bazı anlar Bazan bir kaçı. Aysz |
Ya zaman ona uymadı yada aşkın sesi seni fazla sevdi bir çay ve kahve tadında uzaklık kaldı
Sevmek bilkide aşkı ezdi...
Sevgim ile...