16
Yorum
35
Beğeni
5,0
Puan
2350
Okunma
/Siz hiç dal kırılırken sesini duydunuz mu bayım?
Yanan bir ormanın çığlıklarını seslendirdim ben
Peki,
Közüne küsmüş kül gördünüz mü?
Veya kırmızısına küsmüş bir gül?
Gülmeyin delirmedim
Yokluğa terk ettiğinizden beri
Ellerim vebalı bir gelin şimdi. /
Kelimeler kekeme olsun ki
Özlemek dağınık şiiri ruhumun
Kimseyi sevesim yok benim
Denizimi dalgalandırmaya çalışıp
Uyuttuğum kuşlarımı korkutmayın
Artık,
Kaburgamın kırıklarını toplayan tel tokayım
Tutunmaya âşık, alışık unutulmaya.
Daha ne kadar dayanabilirim bilmiyorum gülmeye
Bu hasret yüzümde gizlenmişken
Yüzüm ki gecenin içi boşaltılmış kağıttan yastığı.
Ah bayım!
Hasrete alıştırdığınız gün dün sanki
Hani söğüt yaprağının narin damarlarında yürümeyi
Sıratta yürür gibi.
Rüzgarın yanağından ilk düşüşümdü
Sağır şehrin taşlarına
Bir apartman soğukluğunda beslendim
Yontuyorken kelimeler içimdeki kökleri
Acıdan giremedim içeri.
Her defasında yüzümün nehirlerinde binlerce çocuk boğuldu
Dişlerim ufalandı hasretten
Dilim her adını andığında
Damarlarımda bir serum
Her gün boşa akıp gitti
Kalabalıklar arasında büyümeyi öğrendik
Ben ve ellerim.
Müsveddesiymiş güneş şu gecenin
Temize çekince her yer karanlık
Öğrendim.
Yarım kül.
5.0
100% (29)