resitaldaha kemanı ve yayı kutusundan çıkarırken asildi kızın parmakları bakmayın kırmızı cilasına öylesine çocuk öylesine emindi minicik tırnakları -mutluluğu çalayım mı sana teyze- -mutluluğu çalamadım küçük kuşum- mutluluğu çalamazdınız çünkü haksızlık neden erkenden yatar üstünü örtmeden ve üşümeden titremeden bedeni nasıl uyur rahatça ve neden gece dediğimiz karaltı bazı kanlı yürekleri sert hazırlanmış bir votka ve keten bir çaput gibi sarar çaldıklarınızı kullanamayacaksanız hırsızlık neye yarar! ve neden doğar ve neden batar çözememişken huzurla izleyememişken daha sıcak güneşi ve ılık ay’ı. yayı kemanın tellerine önce bir sonra iki en son üç kez kısacık vurdu içimdeki bütün tuzlu güç kuru kıyılarıma vurdu oturuyordu oturuyordum elbisesi dizlerinin üstünde dizlerim hayatımın altında buruşmuştu dizleri kabuksuzdu yarasız. sancısız. ak ve kusursuzdu izlerim... izlerim yaralı. kuşkulu. haksız ve fütursuzdu boynunu sevgilisi kemanın koynuna bir kuğu narinliğinde koydu koynumu sevgilimin umudunun huyuna bir buğu nemliliğinde sundum müzik başladı ve artık oyyyy... ve artık çırılçıplak ve artık hür bir koy’dum. mutluluğu çalarken gözleri kapalıydı mutluluğu çalarken cesurdum bu defa çok aklı fikri ruhu cismi çaldığı notalardaydı aklım fikrim ruhum ismim yepyeni rotalarda ortalarına doğru müziğin dayanamadı ayağa kalktı tam kırk yıldır ortalardaydım dayanamadım öne geçtim bedeni bir yay gibi geriliyordu seriliyordum bir ay gibi gecenin gökyüzüne yükseliyordu yükseliyordum keder gözümüzde gönlümüzde ömrümüzde ahh! gitgide alçalıyordu ikimiz de yıldızdık ikimiz de martı ikimiz de eksilerin yanına aniden konulmuş bir artı kemanın tel örgüleri birer birer patladı yay zarif yay kırmızı cilalı yay hırslı yay o çocuk avuçların içinden bir kuş gibi tellerin üzerinden yavaşça aşağı kaydı yanaklarımdan aşağı iki ıslak yıldız yavaşça kaydı iki yıldızdık biz yârsız bir göğün yüzünden arsız bir tebessümle kaydık! -çok heyecanlandım teyze- dedi iri gözleri iri iri sözlerimle bitti şiir; mutluluk mutsuzluğun evinden ayaklarının ucuna basmadan korkmadan utanmadan öfkeyle gürültüyle şimşek gibi çakarak mutluluk’u çalarak paldır küldür ve güldür güldür ahhh! alınabilirmiş gelince zaman. Mutluluk: Zülfü Livaneli Solist: İrem boz Ve hırsız: JD |
yine dolu mısralar
mısralaı harekete geçiren kişi ve olaylar aynuı ölçüde güzel
Sağlıcakla