Aklanmayan Karakıyamete bir kala gibi gözlerim tarif edilemez bir yokluk dinmeyen bir ızdırap içinde kana boyadım yollarımı virane bir şehrin ortasına düşünce ruhum bir umut kurtulurum diye iblise rehin bıraktım anılarımı söyle bana sen söyle nasıl iyileştireceğim içimde açtığım bu yarayı kırıldığı yerden daha keskinleşiyor kalbim yakıcı bir öfke kararmış bir intikam hayaliyle yoruyorum aklımı azaplı bir gıcırtı büyüyor tırnak uçlarımda korkutup kaçırıyor tutamıyorum yastığımda uykularımı söyle bana sen söyle nasıl geri alacağım huzurlu sabahlarımı karanlığın daha ötesi varmış anladım gözlerimi kör eden bir zifire boyayınca bakışlarımı toprağa gömdün beni hem de daha ölmeden sanki sen bağışlamamışsın gibi bana bu canı söyle bana sen söyle nasıl açacağım bu tabutun mühürlemiş kapağını düzeneğinde kaos olan bir yaradılışın patlama noktasına geldim sonunda algının ötesindeki bir yere bıraktım mecburen varlığımı gökyüzünden medet yok toprağın dibine kök salıyorum cehennemde bulurum belki de aradığım cevapları söyle bana sen söyle tanrım nasıl temize çekeceğim içimdeki bu karayı y kuşağından |
yani,yorumlardaki cevaplarınıza bakıyorumda,bu eşsiz sabıra,ne karanlık dayanır, ne de kara,,:)ama filhakika, y kuşağı, sağlam geliyor,,:)
A kuşağından, Ahmet Asım,bunun farkında,,
hürmetle, güzel Adam,,,