Gönül Kırgınlıkları
Saat gecenin üçü ve karanlık yanı izvedir sokağın
Doldurmuşum koynuma hüznü ve farkındayım Geceyi delen homurtularıyla taşıt sesleri Onlar da kesmiyor beni, yine yalnızım. O kadar yormuş ki hayat, kalmamış neşem Daha beteri de var mıdır diye endişem Nasıl da sırtından vurulur insan Kime yaslandıysam etti perişan. Kinim kendimeydi,yoktu zararım En büyük hasmımı ben kendim sanırdım Oysa tek dost olan bana yine benmişim Bu kahretti yine beni,kederlenmişim. Bazıları biriktirir güzellikleri ve artar Vakti gelince onları terazide de tartar Bizim kefede hep acı,ızdıraplar var Bizi öteledi her dem şu kırgınlıklar. Deşilen et,kemik zamanla bağlıyor yara Hastalıklar da geçiyor,geliyor çare Ne hazin ki gönüllerde ise talan ve darbe Hekimler de bulamazlar buna bir çare. Gönül yasta,gözler yorgun,akıl harabe Ne kadar da hassas şey bu,sanırsın Kâbe İnsanı yıkan dış değil, içiymiş meğer Enkaza çevirir seni, yaşanan kader. Her şeye rağmen eğmemek gerek bu başı Güçlü olanlar taşırlar büyük enkazı Sabır her yiğidin elbet ekmeği,aşı Asil duruşlar öderler bu faturayı. Yine de yürümeli son bir mecalle Elbet yollar düze çıkar biraz gayretle Yaradandan gelir başa ne gelir ise Teslimiyet,gayret bizden takdir Hüdâdan Yıkılmak yok öyle hemen, sabah birazdan. |
Ne kadar da hassas şey bu,sanırsın Kâbe
İnsanı yıkan dış değil, içiymiş meğer
Enkaza çevirir seni, yaşanan kader.
Tebrik ederim güzeldi saygılar sunarım