Dostlarımızın bize gösterdiği sevgiyi abartmamız, duyduğumuz minnetten değil, takdire ve sevilmeye ne kadar layık olduğumuzu herkese göstermek içindir. LA ROCHEFAUCAULD
Paylaş
bir vedaya sarılmış ellerimiz avuç içlerinde korkuları saklayan bir kuytu dua sevmelerin vazgeçilmek olduğu bir dünyada gidenin , sahipsiz anılara sevda çalması gibi ..
kaçıncı yanılgı bu, eksilen adımlarımızdan arda kalan gölgelerimizin ağır yükü hayat centiği duvarlarımız kırık dökük
gülüşümüz içinde baharsız bir mevsim artığı hangi sayfayi çevirse parmaklarımız ateş tuzağı ... sus harcına karılmış cümlelere yüz verdik en çok kaybolan şarkıları öpmek için sesinden en sevdiğimizin saatleri durdurduk, talan ettik yarınları
kimi sevdik kim/sesimiz oldu yalnızlığımız , büyüttük içimize sığmayan odalarda odalar ki sarı perdelerine gül dikenleri takılmış, hayalinde menekşe moru soluk rüyalar süsü
kalk gidelim kalk gidelim
kalk gidelim
bir isyanı evlat edinmek için düşelim yollara yollar ki her yanı geri dönüşsüz yıldız sokakları, göğün hasretine iman etmiş bulut dergahı
kalk gidelim ! yağmuru tavaf eden rüzgar yön değiştirmeden ellerim unutsun bir kaç zaman kalemin ucundaki amansız sızıları...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Kalk gidelim şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Kalk gidelim şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Bazı okuduğum şiirlerde takılır kalırım. Şiir adeta beni yakalamıştır sanki bir tarafımdan. Kolumu mu tutar ayağımı mı bilmiyorum. Okurum defalarca. Fakat bu nadir oluyor. Kendi kendime diyorum galiba benim sevdiğim tarz olduğu için oluyor bu.
Evet aynen işte bu şiirde olduğu gibi.
İmgeler anlamayı zorluyor. Belki her okuyan ayrı mana çıkarır bu şiirden.
Aslında şiir benim anladığım kadarıyla da, şairin başarısı bu.
Herkesin aynı şeyi anlayacağı bir şiir imgesiz bir şiirdir ki düz bir anlatımdır.
Bir şair şiiri düz yazıdan ayıran da budur demişti. Okuduğum bir kitapta. Veysel Çolak diye aklımda kalmış. Yanılıyor da olabilirim. İmgeyi iyi kullanmak ve bakir yazmak tabii ki şairin kaleminin ehil olmasıyla âlakalı. Yıldız dost bunu zaten yıllardır hep yapıyor.
Daha bu şiir olmamış dediğim bir şiiri olmadı. ( Çok anlıyon sanki) demiş olabilir şair. 🥰
Şiir dili o kadar güzel ki hayran hayran okur kalırım.
Biraz irdeleyeceğim bu şiiri, içimden geldi.
"bir vedaya sarılmış ellerimiz avuç içlerinde korkuları saklayan bir kuytu dua sevmelerin vazgeçilmek olduğu bir dünyada gidenin , sahipsiz anılara sevda çalması gibi "
İlk bölüm daha adeta ben şiirim diye bağırıyor. Her dizede bir imge. İşte ustaların sözleri onları haklı çıkarıyor. Hani : " İyi şiir şiir yazdırır"
" kaçıncı yanılgı bu, eksilen adımlarımızdan arda kalan gölgelerimizin ağır yükü hayat centiği duvarlarımız kırık dökük"
Nasıl bir iç dökülüşü. Nasıl bir çöküntü bu.
" gülüşümüz içinde baharsız bir mevsim artığı hangi sayfayi çevirse parmaklarımız ateş tuzağı ... sus harcına karılmış cümlelere yüz verdik en çok kaybolan şarkıları öpmek için sesinden en sevdiğimizin saatleri durdurduk, talan ettik yarınları"
Az buz değil bu anlatım.
" kimi sevdik kim/sesimiz oldu yalnızlığımız , büyüttük içimize sığmayan odalarda odalar ki sarı perdelerine gül dikenleri takılmış, hayalinde menekşe moru soluk rüyalar süsü
kalk gidelim kalk gidelim
kalk gidelim"
İşte bu bölüm de öyle. Bir zerre kopma yok. Ne bir eksik ne bir fazla. İfadeler nasıl süslenmiş imgelerle. Hepsi de bakir.
"bir isyanı evlat edinmek için düşelim yollara yollar ki her yanı geri dönüşsüz yıldız sokakları, göğün hasretine iman etmiş bulut dergahı
kalk gidelim ! yağmuru tavaf eden rüzgar yön değiştirmeden ellerim unutsun birkaç zaman kalemin ucundaki amansız sızıları"
Bu şiire ayağa kalktım. Ayakta alkışladım şairi.
İçime akan bir pınardı. İçim şiire kandı içtim.
Hani bir sus çığlığıdır içimizde yankılanan. Harabeler arasında ne çok konuşuruz susarak. Yüreklerimizdeki köprülerin mutluluk yollarında viyadüklerinin enkazı.
Çok teşekkür ederim değerli yorumun için sevgili Fikret Şimşek Bazen anlaşılmıyor olmak ,anlaşılıyor - gibi - olmaktan çok daha iyi diye düşünüyorum, dizelerimi dikkatle, özenle yorumlamış olman bana büyük onur verdi...
kalk gidelim ! bir kaç kişi kalmış olsak bile böylesine zaman ayırıp, şiirin gölgesinde soluklanan ,kaybolan onca değer varken,birbirimizi kaybetmeyelim...
kalk gidelim ! o sonsuz yolculuğa çıkmadan, sevgiyle,dostlukla....
Bazı okuduğum şiirlerde takılır kalırım. Şiir adeta beni yakalamıştır sanki bir tarafımdan. Kolumu mu tutar ayağımı mı bilmiyorum. Okurum defalarca. Fakat bu nadir oluyor.
Kendi kendime diyorum galiba benim sevdiğim tarz olduğu için oluyor bu.
Evet aynen işte bu şiirde olduğu gibi.
İmgeler anlamayı zorluyor. Belki her okuyan ayrı mana çıkarır bu şiirden.
Aslında şiir benim anladığım kadarıyla da,
şairin başarısı bu.
Herkesin aynı şeyi anlayacağı bir şiir imgesiz bir şiirdir ki düz bir anlatımdır.
Bir şair şiiri düz yazıdan ayıran da budur demişti. Okuduğum bir kitapta. Veysel Çolak diye aklımda kalmış. Yanılıyor da olabilirim.
İmgeyi iyi kullanmak ve bakir yazmak tabii ki şairin kaleminin ehil olmasıyla âlakalı. Yıldız dost bunu zaten yıllardır hep yapıyor.
Daha bu şiir olmamış dediğim bir şiiri olmadı. ( Çok anlıyon sanki) demiş olabilir şair. 🥰
Şiir dili o kadar güzel ki hayran hayran okur kalırım.
Biraz irdeleyeceğim bu şiiri, içimden geldi.
"bir vedaya sarılmış ellerimiz
avuç içlerinde korkuları saklayan bir kuytu dua
sevmelerin vazgeçilmek olduğu bir dünyada
gidenin , sahipsiz anılara sevda çalması gibi "
İlk bölüm daha adeta ben şiirim diye bağırıyor.
Her dizede bir imge. İşte ustaların sözleri onları haklı çıkarıyor. Hani : " İyi şiir şiir yazdırır"
" kaçıncı yanılgı bu, eksilen adımlarımızdan
arda kalan gölgelerimizin ağır yükü hayat centiği
duvarlarımız kırık dökük"
Nasıl bir iç dökülüşü. Nasıl bir çöküntü bu.
" gülüşümüz içinde baharsız bir mevsim artığı
hangi sayfayi çevirse parmaklarımız ateş tuzağı ...
sus harcına karılmış cümlelere yüz verdik en çok
kaybolan şarkıları öpmek için sesinden
en sevdiğimizin
saatleri durdurduk, talan ettik yarınları"
Az buz değil bu anlatım.
" kimi sevdik
kim/sesimiz oldu yalnızlığımız , büyüttük içimize sığmayan odalarda
odalar ki
sarı perdelerine gül dikenleri takılmış, hayalinde menekşe moru
soluk rüyalar süsü
kalk gidelim
kalk gidelim
kalk gidelim"
İşte bu bölüm de öyle. Bir zerre kopma yok.
Ne bir eksik ne bir fazla. İfadeler nasıl süslenmiş imgelerle. Hepsi de bakir.
"bir isyanı evlat edinmek için düşelim yollara
yollar ki her yanı geri dönüşsüz
yıldız sokakları, göğün hasretine iman etmiş
bulut dergahı
kalk gidelim !
yağmuru tavaf eden rüzgar yön değiştirmeden
ellerim unutsun birkaç zaman kalemin ucundaki amansız sızıları"
Bu şiire ayağa kalktım.
Ayakta alkışladım şairi.
İçime akan bir pınardı.
İçim şiire kandı içtim.
Hani bir sus çığlığıdır içimizde yankılanan.
Harabeler arasında ne çok konuşuruz susarak.
Yüreklerimizdeki köprülerin mutluluk yollarında viyadüklerinin enkazı.
Dedirtti bu şiirin dizeleri Yıldız şair.
Şiirle...
Hürmetler...