14
Yorum
56
Beğeni
0,0
Puan
1967
Okunma
ÇAL TULUMCU TULUMU
Çal tulumcu tulumu efkârlı çal, gamlı çal
Bu gece yanık yanık, harareti demli çal
Bulutları yağmuru daha bir anlamlı çal
Çal ki, hasta olmuşa ilaç olsun kelamın
Çal ki, gurbet ellere ulaşsın bir selamın
Çal tulumcu tulumu dinlesin dağlar taşlar
Çal ki, horona kalksın, oynasın bütün başlar
Çal Hemşin boylarından yaylaya uçsun kuşlar
Çal ki, boşa akmasın Fırtına baş aşağı
Çal ki, toprak inlesin yıkılsın Kaçkar Dağı
Çal tulumcu tulumu yürek başka çağlasın
Çal ki, analar evden çıkan kıza ağlasın
Çal ki, türkü yakılsın, gönülleri dağlasın
Çal ki, yüksek yürüsün duman dağdan yukarı
Çal ki, meraklanarak erisin dağın karı
Çal tulumcu tulumu ahenkli çal, nazlı çal
Çal ki, delikanlılar bulsun kendine emsal
Çal ki, sevda çekene daha olmasın sual
Çal ki, gelinler kızlar bağlasın puşi-kuşak
Çal ki, fora vererek yorulsun bizim uşak...
Nezahat YILDIZ KAYA
Kaçkarlar’da hiç beklemediğin bir anda sert soğuk bir rüzgâr eser… Gökler kızarark kar bastırırdı aniden… Sanki unutmak istediğinin üzerine bir sütre çekmek ister gibi…
Ani bastiran incecik karlar bir araya toplanıp birbirlerine sığınarak sokulsalarda.. Gök açılır sen gökkuşağının olağanüstü büyülü güzelliğinin antında kalırsın.. …Birbirlerine sığınarak sokulan İncecik karlar erir erir erir karışır toprağa yok olurlar...
Aşkta böyle bir şey…
Üzerine bir sütre çekmek istersin
Başka bir zaman başka bir mekânda tam sokağın sonuna gelmiş adımını başka bir sokağın kapısından içeriye atmak üzereyken geçmişin devriye nöbeti tutar gibi önüne geçer ve engel olur… Peşini sonsuza kadar bırakmaz…
Tulumcu dur.. Durrrr
Çal çalll bana içli ağıt havası…
Ahmedumun destanına eş olsun....
AHMEDUM (NOKTA ANA DESTANI)
Çikamadum çolvaroşun duzina
Düğun olur gelinine kizina
Gelin edup bakamadum yuzina
Senden sonra gelin görmem Ahmedum
Oy ana oy ben ne edeyim
Bu derd ile nerelere gideyim
Bulbul oter ilga eder dalini
Ordek yuzer dalga eder gölini
Bizum köyün kız gelini puşili
Senden sonra puşi takmam Ahmedum
Yaz gelende yaylalarun yeşili
Kış gelende misirlarun seçili
Gittun mesken ettin kerum elini
Bundan sonra daha koymam Ahmedum
Nokta ana etsun bir tava helva
Toplanıp yesinler emine heva
Ağlama validem yureğun sava
Bir tukenmez derde duştum Ahmedum
Kirova şehrine ettim intizar,
Kara bıyıkların aldı mı nazar?
Ahmet anasına bir mektup yazar,
Şimden sonra yazamazsın Ahmedum.
Uğramasın Kirova ya makina,
Felek ağu kattı tatlı aşına.
Çok oturdum mezarının taşina,
Şimden sonra daha yazmam Ahmedum.
Kirova şehrine makine işler,
Batum limanında gemiler kışlar.
Yaram derindedir ciğere işler,
Şimden sonra yara almam Ahmedum.
Kirova dediğin adenli şeher,
Kara bıyıkların dünyayi değer.
Ağaç meyve verir dalini eğer,
Senden sonra daha yemem Ahmedum.
Merağım yok, koca ile kardaşa,
Eyvah, evladımla çıkmadım başa.
Felek beni ne hain çaldın taşa,
Dört yanımdan yara aldım Ahmedum.
Tam yirmi yaşında aldı eşimi,
Deryalara kattım bu göz yaşımi.
Kim kabre indirecek leşimi,
Kuran okuyanım yoktur Ahmedum.
Düşsem deryalara deryalar boğar,
Evladı olana bir gün gün doğar.
Bizim dağa yağmur ile kar yağar,
Senden sonra hiç kalkmasın Ahmedum.
Kirova dediğin kırımın ucu,
Kahpe felek seçmez kocayı genci,
Kavga ettin seni kaldırdı kolcu,
Belki hapsoldun da korktun Ahmedum.
Ben seni büyüttüm kıymetli nazlı,
Mektubun içimden okudum gizli.
Ananun haberi çok acı sözlü,
Belki ondan verem oldun Ahmedum
Yaz gelince çoban kurar yataği,
Herkesin işliyor şendir peteği.
Biz kahpe felekten yedik köteği
Bu kötekten iflah olmam Ahmedum.
Bizim çorap ipti baştan söküldi,
Geldi vereseler sınır dikildi.
Anan dört kat oldu beli büküldi.
Sınır dikenlere ahım kalsın Ahmedum.
Yol ver dağlar aşacağım buzlama,
Yeter yaralarım daha sızlama.
Ahmedum un mektubunu gizlema
Verin okuyayım sitem yazılı.
Dedim ’ölüm olmaz’,hastalık şaka,
Meğer Azrail’e vermiştin yaka.
Yetim kızlarıma kim olsun arka,
Senden sonra arkam yoktur Ahmedum.
Dumanlanur gemilerun borisi
Azrail da aldi evun birisi
Benum gurbetcimun geldi gerisi
Senden sonra gurbet yansun Ahmedum.
Evvel bahar gelur merakli aydur
Mezarun yüksekdur etrafi çaydur
Kirpiklerun uzun kaşlarun yaydur
Senden sonra daha görmem Ahmedum.
Gülüm soldi,doli vurdi bostana
Benum dertlerumi yazun destana
Haber sorsam Haladaki ustana
Acap meraktan mi eldun Ahmedum.
Ben dertliyim, öz canumdan bezerum
Dağlara, taşlara destan yazarum
Abdal oldum her kapiyi gezerum
Eller güler ben ağlarum Ahmedum.
Her an dumanlidu bizum dağumuz
Bülbül ötmez viran kaldi bağumuz
Cefa ile geldi geçti çağumuz
Bu dünyayi viran gördum Ahmedum.
Sen meraktun çağlayanun suyina
Ben yangunim evladumun boyina
Çikamadum Çolvaroşun köyina
Senden sonra varoş yansun Ahmedum.
Hunut daği çiçeklenup aşmasun
Dereler kurusun, asla taşmasun
Ana yuvasuzdur, nasil şaşmasun
Şimden sonra yuva görmem Ahmedum.
Gemi yolci ister, borisi sesler
Kuşlar yavrisini yuvada besler
Başina koydiler kırmızi fesler
Senden sonra fesli görmem Ahmedum.
Güz gelince bizum dereler buzlar
Evladun acısi içerden sızlar
Toplanun yanuma sahipsuz kızlar
Şimden sonra ’baci’demez Ahmedum.
Çiçekli yaylalar toprakli, taşli
Eyvah, ben gezerum gözlerum yaşli
Eller gelin eder kutni kumaşli
Senden sonra gelin görmem Ahmedum.
Deli gönul daim gitme havada
Ben bülbüli uçurmişim yuvada
Yol bulamam, kaldum bir düz ovada
Ne tarafa gideceğum Ahmedum.
Deli gönül, her an çekersin firak
Çok çektum dünyada dert ile merak
Kahpe felek elleri etti çirak
Bize hayat kara oldi Ahmedum.
Benum gönlüm herdem duruyor garip
Mahşerde görürüm, olursa nasip
Bize yardum etsun Hazreti Habip,
Hayatumda gülemedum Ahmedum.
Arı oğul verdi sardı peteği
Koyin otlar, çoban kurar yataği
Ben felekten hain yedum köteği
Bundan sonra daha yemem Ahmedum.
Göçler çat düzina ederler düşüm
Dedum yuva kuram, bozuldi işum
Kudretten sineme vurdi bir kurşun
Bu yaradan iflah olmam Ahmedum.’’