kara karanfil ve salgın günlerigün ağardı,teselli yamağı çizili kağıtlar üzerine çalakalem konforda dizeler öncesi eskiz okunmuş ve buruşturulmaya meyledilmiş ve yırtılı kanatları yazanıyla dağınık ruhları loş karaltının dibinde ve ezgince omuzları düşkün masanın ayakları altına atılıydı kekremsi ifadeler soğumuş çay bardağı ve perdenin kenarından sızan boş düşünceler şiir sokağının ardı kaf dağı masalı sanki,görünmeyen ama bilinçte filiz dumansız gecenin kül tablası aklımda kalanlar//bir satır s’övgü gibi dökülecek çöp kutusuna umarsız kadim mısraları arıyordu pirinç tanesi dimağım milyon mesafelerden sevmek bir kadını ilkel çağın başlangıçı olmalı kara karanfil antetli taş yazıtları düşlüyorum kuşaklar geçecek ağır ağır belki ikinci kıyamet şairleri peydahında ve görüneceğiz yeni keşiflerin ucunda say ki sahile vuran şişe içinde okunamayan pusula yaşamamış ama bilinen yolsuz bir pandeminin ataları olacağız... |