kayıkçının küreği (fış fış fırıncı).. henüz kalkamadım yatağın ucu kırılmış tenime güneşe özlem tatili pencereme kurgulu keşif yabancısı bir kıtada büzülmüş buzdan yüzü derin uykunun cehennemine saklanmış bulutlar gün dünsüz ! mekânsızdı yarınlar kâlbime ermedi gönül alacaklısı bir inse boyun ağrı’zından satır başına bir tümce kuracak gökkuşağı renkli çise yağmurlarından.. meselem dünya’da kaldı üç boyutlu g’özde aştığım ş’ân öfkeleri güneşsiz çöl devr-i aşkımla belgesel tadını aldı h’ayırım kent(d)ime hayırlı beklenti aynasıydı dün gününde döndüm g’ezen dilimin fütursuzu duygu sömürüsü sönük ay’ın loş b’akışıyla besledim israf takıntımı içim acısı : mitoman hokkabazın kırdığı ekmek kapısı onur özünde harcı şereftir temeli// söz ise metelik’siz hayatın istinat duvarı kelimeler dilsiz emeğim işsiz gözyaşında hanemiz çocuklarsa Kandil’SİZ yandı bitti kül oldu... .. |