kızılderili-ce.. klasik bir değerle ikiden fazla el değen eskicilik sanatı bir değil mi biri seven diğeri sevilen /müzayede başladı aşık olan alır eseri kalp karşısında yüreğin yaralısı hep sızıda kalırsa sömür izdivacı pıhtılansın alı diğeri mi ödesin zarar ziyanı ayakkabısı tekini mayında bırakana sor ki çift olmamak gurura saygıyı patlatırdı cürümsüz iskarpin kalıpları türkü gibi caz müziği ikisi de yanık-götür birini al yanında zenci payeni bir kız al iki başlık parası öde modunda-çareleri dükkanlar sürüm-indirimi iki adet ver dersen gözlerin dört görür pareleri lâf olsun demekle sohbet tükenmiyor yiten de görünmez yenisi gelene kadar zaman da yok prese başlasa ayrılık takviminde iş yoğunluğu var erkek egemen zaten güftekâr derdi sözün g’özüne şöhreti yapıştırmaktı Zehra Bilir’i çok severdi Babam açlığın tiridine banarken iğde dalına yuva yapan mandanın gözü havadaydı müstehcen değildi o vakitler dam üstünde un eleyen genç irisi tazeler zamaneydi tüm çocuklar-devir değiştirdi 45’lik taş plâklar kıyamet gramofonu zannıyla hatrıma kazımıştır derince bir yer hafif esintide Annem ’Ahh Haydar’ dediğinde Paşa olmamıştı o vakitler altın varaklı çerçevede sakalın tararken salatalık sahneye düştüğünde sessizce söylemişti Dümbüllü İsmail ’bu kartvizitin sahibi nerede’ ?! ilk tiyatrodan geçti kara tren düdüğü dumansız tenkitte Afife Jale’yle ben meczubum desem alışırdı kış kışlığını yaparken yerli kuşlar herkesin İstanbulu kendine müslüman- geçende ; göbek sayısı karışık Kelebekli lâkaplı büyüğünden büyükçe Annemin hafif göçük mezarına ürkerek gittim ruhundan fikir almaya bir çift Beyaz Zambakla ne söyledi anlatsam ! tümüyle düş karası İstanbula yeni göç dalgası sen de mi geldin’ dedi ? büyük torunumun çocuğu’’ -biraz mahçuptum ama çok gururlu kokumdan tanımış hiç görmemişti beni- -’bir toz duman kalktı burada kaosla/dünya battı da geldin yanıma dedim ruhumca ’!! -’evvel zaman rüyasının fevkinde ikinci aşk-ı cihan harbinin ahiret tarifinde ve bembeyaz kelebek kanatlarıyla hüznü kadim harabeliğine usulca konup sonra kırçiçekleriyle donanmış nûr yüzünde süzülerek uçmak meleklerle’ -Büyük büyük Annemin tüm vazifesi buymuş işte ! -dünya kapısına varmadan seslendi arkamdan -İslâmbol’a özlem için var mı bir bahane- yoksa t’ek s’özüm beridir lâldır dilim huzru şahaneye’ -yok dedim büyük anneanne kons-tam’polis oldu asitane yabancı olduk tanımıyor bizi hiç kimse buradan da kovarlar ise gelemem bir daha kabrine... .. |
Off, lucy'i çalmalıyım BB. Kingten.