Dolunay Türküsü 🌕Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Videolu şiir.
Ne aşkın zamanıydı ne de tutkunun yeri, Gümüş simle işledin gecenin örtüsünü. Gözlerime şavkını vurduğun günden beri, Dilimden düşürmedim Dolunay Türküsü’nü: Aşkın fermanı yeni, on dördünde dolunay Mecnun eyledin beni çöl gördün de Dolunay. Gönül ateş mühürlü, akıl rüzgâr kanatlı; Vuslata giden yolun menzili tümden harap. Ele geçmez dediler, nuru tuzak maksatlı, Gece gökteki kandil gündüz çöldeki serap. Gönül efkâr kapalı, akıl yel seçer gibi Eser gözü kapalı Sırat’ı geçer gibi. Duydum ki; güvendiğim dağlar gelinlik giymiş, Şahika yakın düşer uzakta duruyorsun. Tek dirhemlik ayrılık çift ölümün dengiymiş. Beni kâlbinden silip yuva mı kuruyorsun? Vuslat imzası bensiz atılır mı dolunay, Geceler uzun sensiz yatılır mı Dolunay? Yarım kalan her sevda titretir ruhumuzu, Ayrılık türküleri yakıldıkça peş peşe. Adı kara sevdaysa kordan gelir rumuzu, Hangi yürek dayanır hiç sönmeyen ateşe? İnsaf eyle bakayım: Her an seni anmasam, Nasıl türkü yakayım aşkın ile yanmasam? Dilde tutuşan sözcük dudaklarda üşüyor, Cümlelere sığmıyor ayrılık denen olay. Sürgündeki her âşık çöllere mi düşüyor? Kırık testi dolar da çilem dolmaz Dolunay. Ayrılık ölümden zor, giden dönsün dolunay, Gönlümdeki sönmez kor artık sönsün Dolunay! 🌕 |