Gülün AteşiŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Bu şiirin her bendinde üç kafiye çeşidi bir arada kullanılmıştır:
1- Düz kafiye: Aşkın kıyım sırasında, bir bedenim iki yarım Efkâr tüten çırasında, ateş değil ben yanarım Her bendin 1.2. ve 3.4. mısraları düz kafiyelidir. 2- Çapraz iç kafiye: Her bendin ilk iki mısrası 8 er hecelik mısralara bölünüp alt alta getirildiğinde Çapraz uyağa dönüşür: Feleğin bade azabı Bengisuyla bir tutulup İçirdiği aşk kezzab İksir diye okutulup 3- Mani tip iç kafiye: Her bendin son ikiş mısrası 8 er hecelik mısralara bölünerek alt alta getirildiğinde Mani tipi uyağa dönüşür: Gül bildiğin nazlı bakar Goncasında tütsü yakar Aşkın sihirli ateşi Kıvılcımı gizli çakar 4- Her bende özgün ses; Herhangi bir uyakta kullanılan ses şiirin başka hiçbir uyağında görülmez. Örneğin: Âşık kurban sunağında bozamıyorsa büyünü Dile bulsun Kafdağı’nda Zümrüdüanka tüyünü Mısralarının sonunda ’’Ü’’ harfi vardır. şiirin başka hiçbir uyağında kullanılmamıştır. Edebiyatdefteri.com’un değerli şair kardeşlerime sevgi ve saygılarımla. Aşkın kıyım sırasında, bir bedenim iki yarım Efkâr tüten çırasında, ateş değil ben yanarım İki afet bir canımı söze döksem yok tanımı Sol yanımı alev sarmış, buz kesiyor sağ yanımı Gönül binmiş aşk atına, menzildeki gülü afet Güzel denmez sıfatına, akla ziyan bir zarafet Gül bildiğin nazlı bakar, goncasında tütsü yakar Aşkın sihirli ateşi, kıvılcımı gizli çakar Feleğin bade azabı: Bengisuyla bir tutulup İçirdiği aşk kezzabı, iksir diye okutulup Geceler gündüzün eşi, uyku tutmaz çilekeşi Aylar yıllar söndürmüyor gönlüme düşen ateşi Başı eğilmez dağları, yerle bir eden nazarmış Baharda bozdu bağları, kaderde ayrılık varmış Hicran denen dipsiz kuyu, insafsız atar pusuyu Nasıl yakar bilemezsin; su ateşi, ateş suyu Âşık kurban sunağında bozamıyorsa büyünü Dile bulsun Kafdağı’nda Zümrüdüanka tüyünü Nasıl kaldım böyle darda; gönlüm kor, aklım firarda Ben mi bulamadım gülüm, böyle derde derman var da Zindan gecelerin ardı ışığından hayli ırak Madem ki ayrılık vardı, ağıdını bana bırak Elimi hiç sıkmasaydın, tabuları yıkmasaydın Yüreğimde kanayan gül, karşıma hiç çıkmasaydın Vuslat dağı kar bürünür, tipide yol vermez yamaç Eteğinde süründürür, öldürmek değilse amaç Uykusuz gelen her sabah çile yüklü, ah gülüm ah Hangi tövbeyle silinir boynuna yüklenen günah Madem gönül dağına kor düşmeden buzun çözülmez Dilersen son arzumu sor, nasıl olsa yüzüm gülmez Ne ölüyüm ne de zinde, ömrüm tükendi izinde Bir gece misafir eyle, sabaha öldür dizinde! |