Yitik SenelerŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Videolu şiir.
Efkâr dumanlı başım, kor kesilen göğsümle Sönmeyen bir yangına beni bıraktın gülüm. Dudaklarında belli belirsiz tebessümle, Bir yaktığın ateşe bir bana baktın gülüm. Hiçbir tılsım aramam, yakut inci mercanda; Nasılsa tebessümün hayır bırakmaz canda. Sihirli gözlerine vurulduğum ilk anda, Yakıcı kezzap gibi gönlüme aktın gülüm. Yedi iklim dört bucak haberin uçuruldu, Dediler ki : Yakut taht, sırça saray kuruldu. Görenler şöyle dursun işitenler vuruldu, Nazlı Kuzey Tacı’nı kim için taktın gülüm? Kapılarak tozpembe hayallerin rengine, Koştursam da ömrümce varamadım dengine. Yetim düşlerde bile kanat çırptın engine, Gönüldeki sultanken gözden ıraktın gülüm. Akla ziyan buğusu seher yeliyle esen, Gökkuşağı renklerden biçilmiş iki desen, Nazlı çatlamasıyla görünce nefes kesen; Büyülü gonca ile, bana yasaktın gülüm. Günler aylara akıp, göz kırparken seneye, Zemheride bu yangın neye benziyor neye? Yarım kalan sevdalar dönerken efsaneye, Gözümde bulutlanıp gönlümde çaktın gülüm. Kerem’in küllerini saçlarıyla süpüren Aslı’ya gönül verip var mı hiç sefa süren? Cevherleri eritip volkan diye püsküren Ateşin insafı var, sen başka yaktın gülüm! |
saygılar hürmetler değerli üstadım