KIRIK SAL
nesini yazayım bu girdabın,
kırık bir sal gibi azgın sularla boğuşmuşum ben. kederin kamçısı inmiş ruhuma, yıllar yılı bir kamburu taşımışım ben. laf olmuş dimağım bilincim benim, bir suskunluğa hapsolmuşum ben. zincire vurulmuş öfkem hıncım benim, masum bir yılkı gibi kahrolmuşum ben. ……… bir mum yakıp ansam geçmişi bahar yine gelir mi? ya da yarınlar boy verir mi yaşlı bir ağacın gölgesinde... hangi insanın yüreğinin bir yarısını yok etmiştir zaman, benim diğer yarımı yok ettiği kadar... hangi çığlık çağırabilir seni, çığlığımın seni çağırdığı kadar... bir yılkının gözlerinde dalıyorum yarı uykuya... ruhum benim oldu yerinden. ruhum benim… savruldu kırık bir salın aralığından. … oysa… yaşlı bir ağacın gölgesini taçlandırırken zaman, Seninle çıkıp bir dağın yamacına görkemli bir göğün yüzünde uçurtma uçurmak istedim. alabildiğince koşmak, Sevmek, sevilmek, ve başımı omuzlarına koyup uzaklara dalmak istedim. … nesini yazayım bu girdabın. kırık bir sal gibi yorulmuşum ben. zincire vurulmuş yüreğim, garip bir yılkı gibi vurulmuşum ben. 04.06.2015 |