Mah
sine-i sığınağımda cüz / cüz yükselen duygular
kalbe nişangah vakt-i özleme vurunca saatler gönül boylarımdan bir nida yükseliyor zaman kuyularından çektiğimiz aşk ıslık çaldığım şehirlere zılgıt atıyor yüzümü yalayan rüzgar, Aralık’ta duran güz yılın son Cuma’sına beni götüren adımlarım huzur-i aşk makamında mahcup eğiliyor başım ruhumun karanlık duvarını döven hüznü eza ile avuç boşluğuma inen dua’da ulaşır mıyım murada geceden kalan hissi Yasin taşıyorum göğsümde “Selamün kavlen min rabbin rahim” ile gülümserken sureyi bakara’ya geçiyor içim yaşam yıllığımda zararı ikrar edince bilançom ente mevlana’da “kavmil kâfirîne” büyüyor öfkelerim söyle ey sadırım…. ezan’a muhtaç semalara ulaşır mı figanım solan gülistanımda öter mi yetim bülbülüm nefeslerine sığınan ten, avuçlarına sokulan el yanmadan yeniden can bulur mu hissi cemre’de… gönülhanemde girizgah olduğum sevgili ezel sürgünümden kaçan ebed yolcusuyum ben ihtişamlı bir cefa olsa da bana düşen firak hak ile yeksan olmadan taşıdığım emanet ruh-i haletimde sığındığım aşkta hiç’im ben… |
Tebrik ve saygıyla.