Ayna ve Ötesindeki Ben
...
Bir tas su içimidir takvim oluğundan süzülen yıllar Ölümle nefesin hoşça bakıştığı Kimi zamansa dertleşip ağlaştığı Yâ’sin ve güvercin konağına ışık tutan aynalar Ay kurusu ahşap zamanlar ... Senin gözlerinde görüyorum saçlarımla söyleşen rüzgârı Ve duvarı zümrütten yıkılan sarayları Gölgesine sefil bir yolcu gibi sığındığım ağaçların Kökle dal arasındaki tılsımını Yüzü solgun gömleğimin yamalı yırtığında gördüm, Derisi yüzülürken sonbaharın Oysa yitik bir ağlamakmış hep, yüzündeki tebessüm Bilmezdim yalnızlığın intihar Ayrılığın ölüme denk buzlanarak sır olduğunu Ve şehrin kaygısızca gülen şatafatlı camlarının Gün gelir de bir gün, tozlanarak sır olduğunu Meğer üç ışıktan ibaretmiş hayat Yeşili çoktan geçtim, Sarıda hazan, Kırmızı yandığında durulduğunu Serin bir hazan kümesi göğsüm Ezelden sevdalıymış yer sanatına bulutlar Kalın kederinden ince ince yağan yağmur gibi Vakti toprak nârâsına düşüverdi sanki ben Karlı dağların, bu’harlı zamanların en son adresiymiş güneş Taze bir çocuk gibi; Titreşirmiş memesinden su emen ateş Soluk bir sis arasından çıkıverdi sanki ben Söyle benim can süsüm, pür telaş yüzüm! Ben miyim yoksa sırlı yüzündeki ben! Demir atmış göz bebeğimin limanına gemiler Gölgesi düşmüş sığ sulara Alnımda iyotlu bir tango, Ömrümün vurgun yediği sahiller Tam ortasındayım maviyle harman sarısı kavganın Yüzümde karanlık dağların en zararsız uykusu ömrüm Ve artık, defo’lu bir sevdadır yaşanan, Hicret kuşlarının göç haritasında zaman Ne önemi var ki süslemesi yakutsa aynanın Penceresi altınsa sarayın Nil’i kana boyayan güneş çocuk (fir’avn) Hani nerede kaldı heybetin, saltanatının gücü Yarılan denizin ta orta yerinde, Dingin bir yiğit gibi karşılasaydın ya ölümü ... 2010 (Arşivden) |
Yüreğine, emeğine sağlık güzel bir konuya değinmişsiniz…
Her şey şiirle güzelleşir…
........................................ Saygı ve Selamlar..