Gökte Kuş Bir Ay
Şiirin içinde bir yanılgı var
Bu gökleri delip geçen Tutup çizgilerinden gezegenleri Aşağı çeken bir nefret kadar büyük. Memurların ellerine bulaşan O gözlerinden düşürmedikleri mühürler gibi, El altından alınan rüşvetler, Ve fakirliğini örten kredi kartları ruhlarının... Sen bunları görüyorsun ve Neyse ki bu oda denize bakıyor, Deniz de göğe. Klinik bir rötuş, Göz değmemiş bir fikir, elle tutulmayan Bir pranga gerek ruhuma ki Görebileyim yere düşeni, Yerden göğe gideni. İnseler de görsek ilerisini Yerin dibinde yeri var göğe değenlerin İnseler de görsek ufku, düzlükleri Yükseltiler de dahil. Çiçekler sulanıyor ve Öldürüyor çiçekler geceleri İnsan ruhu yarım uyanıyor gündüzleri. Ruhu yarım ve bilekleri yorgun Bakar insanlar isleri değmiş çehrelerine Su çarpsak da uyansak Ki kaçımızı uyandırır kirletilmiş, Bu kara elleriyle yargıladıkları su... Şimdi çıksam bu yeryüzünden, Bir kuşaktan geçilebilir mi? Oysa Ay’a çoktan gidildi. Yeni bir yer bulmak için Koşmalı mı yoksa beklemeli mi? Yoksa bu çıkış aslında Kendi kalbine girebilmek midir? Bilmiyorum. |