Adı konulmamış
ruhun firni özlemektir
ve insan en çok özleme doğar kirpiklerinden kaleme düşen bu uzun şiir yaprakları yırtan o türkünün içinde can bulan mızrabın tele vurumudur ey gönül vokali, cebele düşsem bu kadar üşümezdi bedenim sevin şimdi, odamın cidar sessizliğine gömüldü son beyt ve aklımda kalan yalnızca adın olmalıydı bir hayalin içinde kendime yenilmişliğim yüzüme çarparken avuçlarımdan dökülen ömrün tortusuna göm beni yalpa duyguların zul halinden geçişim ve beni senden ibaret bilmem bundan bin oluk güvez aksa da içim boşver aldırma, sorma nasıl olduğumu ben yandığım ateşte küllenmekte ustayım yavunç ve üstelik yola düşmüş firak haldeyim cemaline takılıp güvertene düşmeseydim eğer geçmişe berdel ettiğim geleceğe yenilmezdim böyle acı, heba ettiklerimden kalma bir miras bu hal, bu gam senden değil kalbimin takılıp üzerine düştüğü nice acı var adı konulmamış her duygu korkutur beni gülüşlerinde doğan güneşi ruhumun karanlığında batırıp, yeni bir güne buhranımla uyanmanı istemem aklımda ip atlayan düşüncelere takılıp düşersin git… duyguları düşlerine yakışır şekilde kuşan bendeki kiri Nuh’un tufanı dahi paklamaz nev acıların mihenk taşına yaslı solum ben ki, yurduna kendini sığdıramamış, gönül coğrafyasında dahi mülteci yabancısı olduğum dünyanın hiçlik seferinde ola ki yolumuz kesişirse bir gün ruhumun maktul-ü fail ezasına düşmeden bunları bil… |
*Gözlerinin kıyısında
bir yer var.. bir ben bilirim.
ne zaman değsem
nihavent makamı doldurur dudaklarımı..
ansızın hudhud kuşları
peydah olur sakalının tellerinde.
bir yerki cennet
ah!
bir şey olsun, herşeyi olayım..
*dert görme hiç.(dua ile)