Sırt Dönmeyen Bir Şiir
boş bir yeri kapmışçasına / uzanıyorsun yanıma
kollarında azıyor nehirler eski çağlardan kalma o son savaşçıyı, takıyorsun peşime sonsuz kıyılar kadar koşuyorum./ kovalıyorsun uzun yol yorgunu dev dalga gelmeden önce, bıyığının kaçak bir teli dudağımdaki morlukta kalıyor üstüne kapanıyor busen. kendine gelmeye çalışırken soluğun nefesin kulağımda-ve; parmak ucun saç diplerimde yorgun farkında mısın //ebeledikten sonra sırtını dönmüyorsun// uçurumlara izin vermeyişini seviyorum en çok zeytin dalı uzatıyor susuşun - sesin zaten seherin yeli cennetten birlikte kaçmışçasına, sığınıyorum koynuna usulca sır verir gibi, avucuma bırakıyorsun elini birlikte ipek çarşafta okşarken çekinceleri yanaklarım dişlenmiş birer kızıl elma oluyor-olsun utanmıyorum güzel adam //gölgen ayıbı örtüyor// çok şükür ki "ateş, hava, toprak ve su kokuyorsun" |
Biz de okuyor ve kutluyoruz yürekten
Gönlüne, ömrüne bereket
Sağlıcakla