Bu Hep Böyle mi Olacak
neden bu kadar dağınık bir adres tarifidir seni hatırlamak
eyy sevgili… önce , başı bozuk bir ıssızlık geliyor adının yanına sonra, kanamaktan tükenmiş bir hissizlik her seferinde, kısık bakışlara sıkışmış dili kopuk bir özlem oluyorsun bilsen nasıl da ustası artık, avucum da kenetlenen parmaklarım ufka uzak anılara mevkiler kondurmanın firari bir sandal gibi süzülünce anılardan mehtap boğuyor bütün susmaları dümen suyunda oluşan girdap en çok ta rüzgar kıskanç estikçe arkandan çekiyorum ellerimi ayrılıkçı köpüklerden git gide çığırından çıkıyor kimliksizlik yüzleşmek ya da yüzsüzleşmek yerel ve münferit bir seçenek gibi takılıyor dilime / sana konuşuyorum- kulaklarında hep o aynı sağır haşmet /susuyorsun maskene riya takılıyor yarısı düş yarısı hakikat kanat fırtınasında yırtılıyor denizin kat yeri üstüme gelen dev dalganın uçuşan eteklerine tutunuyorsun / … ah, sen hep gamsız ben mekansız /… bu hep böyle mi olacak? bana, ıslık çalmayı öğretecektin hatırlıyor musun? yokluğunda dilimi kendime kıvırdım hep uzadıkça gölgen/ mayaya durdu çamurun tortusu en çok ta giden adımlarında ezilen taze çimenlerin kokusu ciğerimde sitemkar isyanlar taktı işte sürüyor hala küs yanımdan kaçışımın koşusu hiçbir şey yerli yerinde değil – sen usumda kahkahandan asılı öylece duruyorsun ah sen! sen hep gidişlere amir / bense sensizliğe zamir bu hep böyle mi olacak? güvenilmez seçkiler geldi aklıma hep ne çok yazı tura attım bastığın yere bilemezsin olasılık tutsa, fikir doğru olsa, tam da şimdi dört dörtlük anıların elenmiş olması gerekirdi heyhat ! yorgun bir üşengeçlikle gelir sandığım unutkanlık semtime uğramadı / şehvetle tutunuyor sırtıma ağrı/ boğazım düğüm çığlık büyüyor niye duymuyorsun? Ah..sen hep sağır / bense bağır bağır Bu hep böyle mi olacak? kör gözüm her zaman nemlenecek ardın sıra / ama yeşil tırtıllar yürürken patikada /bir gün-tam da kuşluk vakti yüzümün sana dönük yanını çekip vuracağım güvercinin kanadından indi diyecekler tevekkülün uykusu yine de bilemiyorum ki neden- kanayan yerim dökülüyor ceplerimden /astar sökülmüş derken boynu bükük saklanıyor kirpiğime tuzu kurumuş o bir tek damla su /sen pusu/ ben av …. Bu hep böyle mi olacak? anlatamıyorum /….. dilim şaşkın – şiirim kekeme- hangi lehçedir ki bu, hangi sözcüğü seçsem hep ismine dönüşüyor kahpe vurgusu yeri asla dolmayacak bir şeylerin korkusu. “kapkara saçlarına kanayan güller takınmış bir aşüfte olup” sarılırken boynuma ben seni nasıl unutacağım eyy sevgili söyle nasıl unutacağım seni? ben kalem / sen kelam bu hep böyle mi olacak? bitmeyeceksin besbelli - zifir dehlizlerde müebbetimsin her kıpırdanışta kabuk yırtarken hatıran upuzun yokluğunu anlatan, bütün sayfaların arasından hala ıtır kokuyorsun işte / ……hala ıtır kokuyorsun. sen safir- ben fakir / hala ıtır kokuyorsun….. hala ıtır / Ankara/m.özdemirtaş |