uğultulu zamanlarımŞiirin hikayesini görmek için tıklayın hoşça kal ölüm merhaba savaş ... bir ulaşılmamış cümleler ülkesiyim yoksulluktan kirpikleri ağarmış senelerin kadim ömrüyle ahitlere gömülmüş gözlerimde şehirler kuruluyor ve yıkılıyor dudaklarım arasında kuduran nice azgın tanrılar keşfedilmemiş tarihinden sökülüyorum ıssızlaşmış harflerin mekan ne muazzam bir sadakatin eseridir bu an bilsen ki savaşlardan kalma üveyik g/öçlere tutsak bir sabaha nasıl da uyanıyor çaresiz kalmış bir seyir yalnızlığım sular can yakıyor yangınlar beni bazende kuş seslerine bağlanmış gök yüzü misafirlerine benziyor halim çocukluğumdan yola çıkan ömrü kamburlaşmış gemiler sahipsiz geceleri yüklenip gözlerime doğru yol alıyorlar kanatları mı beraat ettirin diye yalvarıyorum kelimelerimin ömrü kısalıyor ey aklını Rahmana ısmarlamış olan müjdeli rüyalarım avuçlarım şahidimdir ki çok yalvarıyorum ve gözlerimden sürgün edilmiş tebessümleri mi geri verin diyorum geceler boyu sabaha varmayan bir savaşın ürpertisiyle çaresizliğime umutlar bırakıyorum ağlamak n/için ve boşluklarına saplanmış bir çığlığında içimin tokmağını indiriyor göğsüme aşk için kurulmuş mahkemelerim ve içime dökülen bir gecenin feryadındaki o malum son bayram sabahına uyanmış öksüzün annesizliği gibi sarmalıyor işte evrene dökülen bu müstesna günlerimi yüreğim kabardıkça iyileşecek bütün yaralarım izin ver bana lütfen bir kere öpeyim seni Rabbim hayalimde sarı yapraklarını sallandırıyorum dünyanın cennete benzer bir ağacın gövdesindeki şenlik demi sarıyor beni çocukluğumun babası gibi bütün zaferler hep bir sonbaharda fethedilirler Mümin ve Mübine and olsun dönmek için geri gözlerimi kalbine gömeceğim sevgili bir yerlerde tenine dokunulmamış yaşamları vardır birilerinin taze bir kahkahadan dökülen sıcacık anne kokusu gibi yıkılır birden göğüs boşluğumda dikilmiş ilahi o anıt terk eder tenim beni işte böyle bir bilinmez sırdan sökülür tüm sesler ve kaderden habersiz bir ruha adanmışlığımda doğrudur iman ettiğim yaratıcı seviyor neyse ki acılarımı inancım biliyor bunu ve sabırla kutsandığım kutlu son yolculuğumu uğultularını dinliyorum isyankar tüm kavimlerin kendinden geçmiş bir cümleye bağlanıyor umutlarım ansızın Bismillaha sarılıyorum sükutumda kamburlaşıyor toprağa dökülen şehadetler bir krizantem kökünde harelenmiş çocuksu ellerim sadrım da yarım uykulu bir sevişgen ömre çarpıyor ah bu zalim özleme tutsak nef(e)sim çıldırmış gibi yalıyor sinemi kaynatan şehvetimin yüzünü cennetten kovulmuş ilk günahkar gibiyim gel dudaklarıma alevlenmiş helal tutkularını sür sökülsün içimden usul usul kökleri kalbime tutunmuş mihrap makamın önce aşkı bir elma ağacına astılar sonra ilk olarak elma dalını kestiler kanımın kırmızı oluşu ondan ondan aşkın şaraba dönüşü ve şarabın sarhoş etmesi ondan Peygamber yurduna bir gurbet ısmarlıyor özlemim dilimin ucunda tövbe ile kıvranan bir nehir geziniyor ve zalim diktatör karşımda bir asi rüzgara dönüştüğünde toprak gibi eleniyor içim İsa’nın Rabbi tut yüreğimi oku Musa yar denizimi koş ibrahim söndür ateşimi gör Muhammed tut ellerimi alnımın tam orta yerinde çarmıha gerdiğim ayetlerin sevapları boynuna olsun diyorum sevgilim küstah bir çalımla tarıyorum lisanımın ama kirpiklerini aşka son kez birikiyorum tanrıça gök yüzünü izlerken ağarıyor sol yanım zamanın sonsuzluğa yuvarladığı son yemin benmiyim bu fırtına neden s/inmiyor bilmiyorum bağlanmak istersen yeniden bana gözlerimi bağışlayabilirim ben yine sana yenilgiye uğramayan savaşçı yoktur sevgilim kazandığı kadardır kahramanlığı göçen tüm şairlerin şiirlerinden geçiyorum ülkeler arası tüm barışların ve her kalp işgal edilmiş bir suskunluktan yılgındır ziyadesiyle cehennem konuştukça bunu öğreniyorum acıyla yazılmış egemen kelimelere açılıyor bütün kapılar ve özgürlüğümden pencereler uçuruyorum gök yüzüne ellerime denizleri bağla sevgilim avuç içlerimde cennet bahçeleri yeşertsin kalbim dünyaya yokluğumda sana umut olacak tedariklerim de gizlediğim esaretimi nefesinle sarmala ben inandığım yaratıcıdan aşk dileyen sönmüş bir yıldız bir uzak gecede örselenmiş ayrılıklardan göçerken ruhum en koyu karanlıkta kır zincirlerini ve yeniden sev beni sana hasret kalan gökyüzüm ölmesin artık sevgili kahramanlığını sevebiliriz bir inancın ve zor değil rengi batın kalbe bir şafak vakti varmak yabancılığa bir tebessüm bağışlayabiliriz belki öfkelerini kırabiliriz tarihi köprülerin ihtişamlı törenlerde esmer bir atın rüzgarla öpüşmesi gibi sevmek zor değil birbirimizi yeterki rüzgara dönelim yüzümüzü yaşamak matah bir gerçekti iflas eden bir kalp iflah olmayan dünya gibi ve yer yüzüne son armağan i s r a f i l i n s u r s e s i cennete sürgün mahkum gibi ... my |
Kutlarim...
.................... saygı ve selam.