akrostiş makamının çığlıklarıiçimdeki yangını büyütmemek için kırk yama yaptım zihin perdeme bugün kırkladım kırkını da hüzün yağmurlarıyla biriktirdiğim öfke nöbetlerimi çektim ayın çıplak yüzünden söyleyemediğim cümlelerin üstüne saatler sabaha uzanırken suratıma fırlatılan satırları kazıdım bedenime tek tek hücrelerimi hiç bilmediğim bir diyara ipotekledim ilklerim döküldü deliliğimden öylece hayret ettim b(s)ensizliğime olmazlardan yazılan acemi telaşlarıma dolaşırken ellerim caz makamının çığlıkları dillendi yine beynimde damla damla grileşti k’anım yine de kor kırmızı umarsızlıklardan vazgeçmedi uykularım ..... gecenin soğuğunda dahi yankılanıyor yol türkülerin tutsaklığımı kanatarak çekiştiren karanlık gibi sanki ve ömür üzüm bağı yokuşunda kayboluyor içten içe maziyi sırtına yük etmiş aşıklar geliyor aklıma sonra hani kalbimde demeyi unutmazsın ama lades olursun hayata ...... emel güneysu |