10
Yorum
45
Beğeni
0,0
Puan
2601
Okunma
her yer tuhaf bir sessizlik içinde, yüreğime yokluğunun ayazı düştü sanırım
gece bile uyudu, ben hâla senin gölgendeyim
saç diplerim bile acıyor üstelik aklımın hücrelerini taşımaktan
ama her ne kadar
lâl dudaklı bir kentin sürgünü olsam da
ismin, yıllanmış bir düğüm gibi nefesimde
karanlık
ölümüne raks ederken kendi kimliksizliğinde
yüzüm, çürüğe meyilli pencerelerden sarkıyor hep
kalbime değsen bir defa
kızıla döner sebepsizce Anka’nın onulmaz yüzü
anıları kusup durursun sonra, tütün bastığın avuçlarıma
ki sen, hâkim olmalıymışsın aslında
ömrüme yazdığın kaçıncı ceza bu
gözlerimi sallandırdığın hangi intiharın savruluşu
gülüşüme bulaştırdığın sancıları hiçe sayarak
ayaza bel bağlayan bir gecede uğurladım gelişini
derin bir boşluğa sığdırdığım anlarca
bir düş ölümü yaşıyorum belki de nefesine dokunamadan, bilmiyorum
buruk bir yorgunluk var parmak uçlarımda
kelimelerim ağırlaştırılmış müebbet hapsinde sanki
ağız dolusu bağırdığım susmalarım
can çekişiyor sol yanımın sen izinde
yanılmışlığın neresinden tutsam, hangi surete bürünsem
bölük pörçük kırgınlıklar dökülüyor dilimden
ki anladım artık içimin neden iç çektiğini
gökteki yıldız sayısı kadar ’sen’ varmış benliğimde
ve
ö l e s i y e s e n s i z i m işte
....
ah benim hercai sevdam
yokluğunun içindeki boşluğum kadar kendime bağışlıyorum seni
tut düşlerimin parmak uçlarından
emel güneysu/kasımesintisi