Yarama iyi bak
.
ne tenha yer burası kaya ile denizin birbirine yapışıp durmaktan sıkıldığı sesi, etimizi kemiren ardıç kokuları, bal ve akik hala bilmediği şeyler var upuzun yalnızlığında insanın kar serçeleri de öldüler soba üstü kestaneler, dantel örtüler sokağın topaç sesi çoktan gittiler ne yorgun yer burası otların üstünde biriken billur damlalar toplayıp durur her sabah sözü, sesi, ayazı hepimizin sırtında karınca telaşı turnalar bizi vurdu, masalar bizi kurdu suların en berrağından bizden önce geçti zaman aksöğütlerin hani yüzünü pür sulara koyduğu bu sonsuz unutuş, bu kayıtsız ve derin uyku varlığın ispatına uydurulmuş bi tantana ki kendi kuyunu sevdiklerine kazdıran ne zalim yer burası yanmış kuru ot kokusu, göğün aralanan kapısı, begonviller kendin dediğin bir başkasında açılan yara yarama iyi bak, kabuğundan ayırma bu yağmur sessiz, benden akanları yıkamaya yetmiyor bir başka yere taşıyor içimde nehirler ne uğultulu yer burası bir türkünün dizine çökmüş ağlama sesi insan; kendini neyle değiştirebilir bundan sonra nasıl temize çekebilir, göğün, yerin, toprağın yüz çevirdiği suretini ne fani yer burası yokluk, bu korku ne hiçten geldiğini unutup sığındığın gökevi, ayağına değen örtü üstünü örtecek gün gelip zaman sayılı yer burası . |
Kaleminiz doğruluktan şaşmasın...
....................................... Saygı ve selamlar..