Amors
bir natürmort gölgeliğidir ters yönlü akıntı
sabahtan gece yarısına appia’nın portresi parlar ışık buradan gelir, ve gotik bir zamana uzanır flaman ressamları bazı kurutucu maddeler bulurlar karanlık ve saydamlık sidon’un bin yıl yaşamış atları kırmızı kaburgada oynayan drama her şeyin çöküşünü anlatan bağ yaz geçti annemin ellerinde kimse bakmadı appia’nın gözlerine ipekten ve iplikten başka, çöller büyüdü bütün sessiz filmlerde amors bir duruş sürreal bir gondol geldi uzaklardan yüzümü boyadım tuz küflenmiş ekmek karanlığa baktım, gölgenin yükselişine kendiliğinden açılan bir bahçeye baktım van gogh’un titrek elleri gibi kadın ve intihardım bir süs ekledim ağarırken çıplak bayırlara bir süs ekledim kış uykusuna sonra ay ışığına, nekrofilli iskelete bağlanmış bir akşam ölüsüydü, suyu geçtim küller yoğrulup boynunu vurduğunda yorgun atların bağlaşır birbirine özler ve sözler nereden gelmiştik gitmeye varan bu yol, ne tuhaf ilerideki çizgi gözyaşı ve sessizlik birbirini kovalayan köpekler mi iyon denizinin mavisi mi taşıyacak bizi gece traş bıçağı boynumuzu vurduk, sustuk kuşkulardan sıyrılmış bir sevinç gibi soğuktuk katil ve ahlaksız yazmadık tanrıyı aradık birbirimizde. |