Seni seviyorum
bir kış sabahı...
Sabahın gözlerini yeni açmaya başladığı zamanlardı Perdeyi aralayıp buğulu pencereden dışarıya bakmaya yeltendiğimde Yüreğimle birlikte dışarıya da yağmıştı akşam ki kar... Sevincim kursağımda kalmıştı kardan adamlar yapmayacak, kar topu oynamayacak ve karın üstüne ismimiz bir daha yanyana yazılmayacak fikri beynime şimşek gibi düştü. Afallayıp toparlanmam zaman alacak biliyorum. En soğuk karları bile eritecek bir yangın var sol yanımda bütün odayı hüzünle isitip akıttığım gözyaşlarımı buharlaştıran. Dışarıya kar yağmıştı ve sen yoktun. Yok olduğun gibi bütün sevinçlerimi, mutluluk hayallerimi de beraberinde götürmüştün. Dışarıya kar yağmış, yüreğime şehrime hücrelerime yokluğun, ve sensizliğin sessizliği. Adım başı kör laflara gebe oluyorum. Sokağın başındaki bakkalda ekmek yerine seni istedim dalgılık işte. Allahtan ki beni tanıyor yoksa bir ton dayak da ondan yerdim bu sabah. Geceden sabaha yokluğundan dayak yediğim gibi. Eski taş duvarlı bir avlunun önünde rastladım eski dostun çomara O da seni merak etmiş, seni sordu bilmiyorum dedim. Bi süre beni kokladı üzerime sinen kokundan almak ister gibi... hoştt dedim sen geldin aklıma. Oysa ben hiç bir zaman sana pıst bile demedim. Şimdi hiç bir sabah çay içmiyorum. Sen olmayınca çayın şekeri eksik kalıyor Bilirsin beni Çayı şekersiz Seni de sensiz sevmem. Şimdi mor menekşeler açmış soğuktan avuçumun içlerine Dört yapraklı olmasa da yoncalar Ve papatyalarda hiç bir zaman seviyorum çıkmasa da Seni seviyorum... |