Sonbahar güncesi
Sensizlik; yağan karın havada erime şeklidir.
Yokluğa ithafen Gidersin Yeniden çekilir halicin zincirleri yüreğimde Dilenci çocuk olurum. Dualarım seni arzular... Ecmain beklemelerin kıyısında aklını yitirir bekleyiş; Ben kendimi... Ayasofya’da sala okunur, Aşk şerbetini yudumlar her bir zerrem. Nasıl bilirdiniz demeye zaman olmadan Ben onu çok sevdim kelimesi dökülür dilimden. Salıncağına binerim sonsuzluğun Götürdüğüm sen. Bir daha öpsem tenini yalnızlığın Dualarım tenimde kırılsın Bir daha dokunsam ayrılığa Lal olsun dili kalemin Hadi gel dört bir tarafımda karabasanlar cirit atıyor. Yer gök yabancı bu sessiz sensizliğe, İniltili harım küs zihnime Yokluğunda ruhum bedenime küs... Aşk’a Düş’tük. Düşerken cümleye… Masallarda zümrüdü Anka, Hikâyede, kahraman. Romanda, aşk Ve şiirde özlemiz şimdilerde… Yar! Öpsek’te gün’ah sevsekte. Şimdi Acımız kesintisiz doğum sancıları gibi Dipsiz denizlerde kürek çekiyoruz Gitsek ölüm düşer ayak izlerimize… Gitmesek ölüm… …. Ey yokluğunun niyet’ini Varlığıyla açmak istediğim Gel. Olmadı düşersin yakama, Kıyıma, Kirpiğime, Kaşıma, Yanağıma, Ki yüreğim zaten sen’in… |
bir tek yüreği ağlamıyordu yaprakların
biliyorlardı amacı sonsuzluktu gelecek baharın