Ahunaz...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın 4 Eylül 2017. Turgutreis/BODRUM
Gökyüzünde yıldızları eline, Al demekle alınmıyor Ahunaz. Mızrabından uzak gönül, teline Çal demekle çalınmıyor Ahunaz. Üstümüzde bozulmayan bir nazar, Bilinmez ki mealinde ne yazar. Yer tütsülü, gök tılsımlı lalezar; Dal demekle dalınmıyor Ahunaz Ne bilirdim tutkulu aşk fendini, Yanardağlar yıkıp geçti bendini. Su belleyip lav seline kendini, Sal demekle salınmıyor Ahunaz. Dolunaya uludukça yoz çakal, Yola yola ne saç kaldı ne sakal. Gül dudağın gamzesiyle ’’Hoşça kal!’’ Kal demekle kalınmıyor Ahunaz. Düşlerimde sarıldıkça çift kuğu, Burcumuza yüceltirim ak tuğu. Senelerdir gözümdeki sis buğu, Sil demekle silinmiyor Ahunaz Saçlarına gönül yuva yapalı, Kırık kanat yar yoluna sapalı, Kader zarfı Hak mührüyle kapalı, Bil demekle bilinmiyor Ahunaz Nerde kaldı aşka İrem olan bağ? Kör tünelde elimdeki son çırağ... Demir dağın ardı yine demir dağ, Del demekle delinmiyor Ahunaz. Sittinsene hükümlüyüm kafeste, Bıraksınlar çıkayım son nefeste. İsmin hariç tek satır yok adreste; Gel demekle gelinmiyor Ahunaz. Gizli bakış, kara sevda türeği... Ayrılıktır, aşkın kazma küreği. Her anında sana çarpan yüreği, Böl demekle bölünmüyor Ahunaz. Biliyorsun: Gül aklını çelmeden Bülbül ötmez, sinesini delmeden. Ecel senin selamınla gelmeden, Öl demekle ölünmüyor Ahunaz! |