akrobatiksen yoktun ve ben kendi adını unutan kimsesizlere özenip her gün doğumunda rüzgara fısıldadım ismini.. kendimi sonsuz bir masalın doğurganlığına hapsettim hep kalbimin ıslaklığı gözyaşımı kaynatırken durma dedim, ihtiyarlayan gözbebeklerime -ağla.. kirpiklerinde idam edilen benliğim sonu gelmeyen bi-r boşluğa bıraktı kendini yeniden emeklemeyi yeni öğrenen gülüşlerim ağır kanamalı.. ki gördüm gözlerinin kahvesine bürünen celladımı lakin boş yere uğraşmasın her bir kaldırım taşıyamaz cesedimi.. bir tutam kokun var halâ ciğerlerimde, solumaya korktuğum parçalanmasına izin vermediğim senli hatıralarım ve kaydı tutul(a)mayan şiirlerim.. sen yoksun ama yaşamaksa bizimkisi, yaşıyoruz en acılısından hayat denilen düzeni.. gölgesine tedirgin kalan yıldızlar, yitikliğime savaş açan gürültülü kalabalıklar ve göğsümün çığlık çığlık serzenişleri.. uçmuyor artık gökyüzünün maviliğinde martılar deniz, tüm ihtişamını çekti üzerimden.. genzimi delip geçiyor tütün dumanı ki bilemezsin hiç, soluğumun ne kadar yarım kaldığını.. güneşi de sevmiyorum eskisi gibi ay ışığını yorgan ettim yenilgimin karasına çünkü.. vakit çok hızlı geçmiş ömrümden, bilemedim ayarını susmak istiyorum bazen kırgınlıklarıma ama susarsam, parmak uçlarımın yalnızlığında kaybolursun diye korkuyorum.. mevsimlere öfkelenmenin yararı yok kimseye gün geceye kavuşmadan, öpmeliyim toprağı güzelliğinden.. ve annemin beni tekrar doğuracağı günü beklemeliyim.. ... emel güneysu |
busi tarafından 4/10/2017 12:23:50 PM zamanında düzenlenmiştir.