ARKA AVLULAR
arka avluların kuytularında güvercin sesleri
yağmurlu çınar ağacı ayna kırık ipini salmış uçurtma ürküten bir tren sesinde konuşalım samanyolunu senin dudaklarında solgun bir gurbet benimkinde bir kadın sessizliği buruk bir bahar geçti çobanların ezgileriyle dağlarda yörük kadın bir türkü tutturdu akşam alacasında çoğaldıkça hüzün yaşlı ağaçlar altında sığınmış bir kedi ahşap bir evin yalnızlığına dokudu kilimine yörük kadın zulmün acısını basit kareli bir defterin vardı hayatın çok bilinmeyenli denklemlerini orada çözerdin fasülye ayıklardı annen kılçıklı sahi hayatta böyle miydi anne biraz seyyahtır her yolcu kırmızı kamyonların geçtiği sığınak yollarda iğreti senaryolar yakası madalyalı nepotlar dağlar ve aynalar kırık dökük susmaktan sesini yitirmiş kırlangıç gökten üç elma düşen masallar çocukluğunun yıldız pencereleri avucunda kozasından uyanan kelebekler sessizliği özetliyor kırık bir akşamı mora boyuyoruz erdemlerini unutan kent yıka yeniden ütüle kimliğini çoğalıyor soluğumda sülfür kokusu semt adlarını unuttum ilk sevgilimin adı neydi unuttum bir tan yerinde zakkumlar arasında öpmüştüm onu boz bir sürgün olmuştu yaşamın coşkusu bütün çocuklar düşlerinde korsandır biraz ışığın olduğu yerde yaşayan kelebeklerin peşine düşen ıslık çalar yusufçuk meyan kökü kazılan akdenizden çağırır çocukluğumu alaturka vakitlerde sancılı çağırır tan vaktini bir şiir bir sedef çakı bir düşünce ey kirlenen yüzüm teninde ağır kaygılar nakışlı yaşayalım bu yaşamı hazırla masmavi yelkenini dokunaklı kuşların şarkılarının peşinden gidelim yeni boyanmış ayakkabılar almış olmalı baban bez gelin bebekler pilli bebeğim şehirde yırtık çocuk yüzleri sirenlerle gidiyor bir ömür zulmün ve kederin arasından arka avluların kuytularında güvercin sesleri Ömriye KARATAŞ 21.06.2017 |