Kertenkele Mağarası
el değecek yeri yok seneler geçti
kalabalık aksanıyla söze karışan için kanepede uyuklayan köpek ara ara yeşil ve kertenkele mağarası serin rüzgar korkusuyla uzaklaşıyorum sesimden bu masada benlerle buluşup faklı şeyler düşündüğümüzde penceredeki rüzgar yüzünü her yöne bulaştıran şaşkın dizini ovuşturup kedisine sorular soran hangimiz yarım nefes kısık bir hisle yanağına büyü buğusu ulaştırdı sevinçli ağaç dalları sezgi geri dönüşlerini avazına toplayıp infilak edeceği ana saçılan zerrecikler verdi yeryüzüne nesne sil fosilinin kıyılarıyla bu gün anı karıştırdığımızda hükümsüz kalan bir yığın duygu ölümün gizliliğine karşı yürütülmüş savaşın şahidiydi kırgın ve dalgın çiçek tarlası alev alıyor bütün renklerin ürpererek gittiği yön çağıran yankının dışa vurumu değil mi. |