Karahindiba çiçeklerinasıl hayır, olamaz diyorum tepeden bakınca tüm olanlara yaşıyor emaresi toprağın gözü olmuş karahindibalarda belki sarıyı sevmemdendir onlara sevgim şu yıkık dökük bahçeye renk, can vermelerindendir ha isimlerini daha bugün öğrendim, önemi yok ama onlara gözlerimle ne çok dokundum bahçenin yoksulluğu dedirtti bu hayırı eski güzelliğine tanıktım çünkü kocaman elmalarına, ceviz ağacına, kıyıdaki piç vişnelere daha iki yıl öncesine değin yerdim o vişnelerden bir çöplük yaptılar yerini bir de kaldırım ağaçların altından gazel topladığımız ahretliğim de öldü çoktan, o benim çocukluğum bana bıraktı bu yıkık bahçeyi seyretmeyi iyi ki karahindibalar var, ismini yeni öğrendiğim kim bilir tanır beni yıllar önceden duymuştur çocuk şarkılarımı, çaya koşuşlarımı kaynak sularından içtiğimi anlamış daha sevgiyle açmıştır ince yapraklarını görmüştür elma hırsızı çocukların çiçek toplamadığını, ne baharda ne yazda çiçekleri seven bir çocuktum, çiçek toplayan getirir eve su doldurduğum bardağa koyardım doğa kokardı küçük salonumuz, kır çiçekleriyle bir karahindiba koparmazdım, daha uzun saplı çiçeklerdi tercihim gelincikler, papatyalar adını bilmediğim sarı çiçekler çocuktum, gençtim o zamanlar herkes yaşıyordu daha şişmemişti annemin bacakları çalışıyordu bahçede şimdi şu penceresinden baktığım evin yerinde keşke bu yıkık bahçe kalsa, sen hep açsan karahindiba çiçeği!.. 13. 04. 2017 / Nazik Gülünay |