güya akrostişkanı bozuk cümlelerin sarnıcında biriktirdim gözlerimi anne masal yorgunu düş(üş)lerimin terkindeyim yine karanlık sulara d’okunmuşluğum çürütüyor avuçlarımı. ve yine kızıllara bürülü öfke kusan bulutlardan geçiyorum anne, kuşatılmış korkularımı peydahlıyor kara toprak. ve hep toprağın kokusundan tanıyorum seni. saatlerin yıldızsızlığıma kurulmasına inat ritm-i üryan gecelerce sayıkladım bakışlarını. öyle ki karanlığım yavuklu etti sensizliğimi kendine. bu şehrin göğünde hiç ışık yok ki durmaksızın kanıyor sana sürgün yanlarım. kabuk bağlayamayan yaralarımın eşgali sanki soluğunun sonuna gelen bahar gibi. "say ki, kokunla işlediğin mendiller de kurtaramayacak beni." göğsüme düşen salanı hiçe sayıp, ezanlarla kına yaksam saçlarına ya da adımı fısıldasam sağ kulağına üç kez, öper misin gözümün yaşından yine anne. Yusuf kuyularına gömülen yetimliğimden çıkarır mısın beni ? ..... emel güneysu |