Asker 17-Safabir şeyler getiriyor mutfaktan, yanına gidiyorum, hemen çıkıyor.. muzip şakalar yapıyor.. olmadık haberler veriyor Mutludan gözlerim doluyor “bir haftadır nerede bu oğlan” kalbim yerinden fırlıyor.. “çağır da gelsin” diyor “Mutluu” diye bağırıyorum yürekten, candan ortalık çınlıyor “-demek ki seni duyamıyor daha çok bağır” diyor daha çok bağırıyorum “Mutluu” “canımmm” “aşkıımm” “nişanlımmm” birileri duyacakmış; umurumda olmuyor nasıl da gülüyor Arzu abla; deliler gibi, kahkahalarla sarılıyor, gözlerimdeki yaşları siliyor “kıyamam sana.. ağlama!” diyor.. “Mutlu’n üzülür ama; böyle yapma, ağlama..” o yine mutfağa gidiyor.. gözlerimden yaşlar boşanıyor.. böyle paldır-küldür ne getiriyor ağladığımı görmesin için o tarafa bakmıyorum sonra;?!! içim gülüyor.. yüzüm gülüyor gözlerim ağlamalara doymuyor yanıma sürüklüyor O’nu yanımda Mutluu! “al işte.. çağırdın, bak! duydu geldi..” ne o tarafa bakabiliyorum, ne de onun orada olduğundan başka şey aklımda şimdi bir şeyler diyecek diye bekliyorum.. ı ıhh.. ben de bir sustum ki.. fayda etmedi Arzu ablanın iteklemesi, yalvarması, bin zoruyla “nuh da demedim, peygamber de” tarifsiz anlamsız bin nazla.. sesim çıkmıyor işte! oradan kaçmak istiyorum sözüm geçmiyor ayaklarıma hasretiyle yanıyorum.. da! o tarafa hiç bakamıyorum.. oturup..sesi kesiyorum onu sürükleyip getirip yanıma oturtuyor itekleyip dibime getiriyor, beni ona yitiliyor.. şakayla karışık dokunmak zorunda bırakıyor ama ne mümkün Mutlu; “cıss” oluyor Arzu abla; "sen yokken bülbül kesiliyordu geldin dut yemiş bülbül oldu" “dilini yuttu” bu! “demin beri kudurmuş gibi bağırıyordun hasretinden ölüyordun “canım”, “aşkım”, “nişanlım” diyordun n’oldu? bin şükür iyi, sağ ya Mutluu!! "ne oldu!? sabahtır konuştukların hım Mutlu!? ya sen hanım abıla?, "acaba başına bir şey mi geldi" diye endişelendiklerin oflayıp-pufladıkların bana mıydı garezin.. başımın etini yediklerin nerde gözün aydın turp gibi işte.. küçük hanım bir türlü ikna olmuyordu kısa günde kırk defa soruyordu hastalanıyordu intihara kalkışıyordu şimdi n’oldu tabii şimdi mutlu! garezin banaymış demek “dengesiz” seni.. hadi kendi elinle yedir-doyur bakalım aşkını ...... hadi gıı!! hadi bakalım aşık ver bakalım hediyeni dur ben çıkayım da öyle" … o hep yere baktı durdu konuşmak istesem de bana da bir şey oldu sesim çıkmıyordu aklıma kötü bir şey gelmiyor her şey-herkes iyi yaşamak harika! ben de mutluydum tabi çok hem de çoook çok çok mutlu! ne kadar zaman geçti bilmiyorum Arzu ablanın bıraktığı gibi ben yerimde oturuyorum arada bir göz ucuyla bakıyorum o hep ilk andaki gibi Arzu abla kahvaltı getirdi "şimdi bizimkiler gelir" dedi kapıya yöneldi çok ama çok mutluydu seviyordum onu .. “acaba hediyesi neydi.. sahi.. bir oyuncak bebek mi? kolye mi? kurutulmuş çiçek mi? künyesi mi? haydi artık Mutlu?” |
Kalemin daim olsun
_________________________________________________Selamlar