Gibiyırtık kağıttı gözleri dökülen solucanları unutmuş ışığa doğru yürüyordu kemiklerinde michael haneke incecik bir esintiyle köşeye yerleşmiş kulağını kesiyordu van gogh gibi vedalaşma ayiniydi sonsuz ölçüsüz yalnızlık keskin açılar ve biçimler kalın renk katmanlarında kurumuş ekspresyonist resimler üretiyordu çıplaklık en sevdiği konuydu kırmızı, yeşil, mavi alanlardan ortaya çıkan iç dünyada bileşimi arayan yol,yolcu her açılış ve kapanışlarda demir kavaklar büyüyordu sırtında karanlığı döven çekiç sesleri ve biraz da rilke gibiydi, geceleri yoruluyordu kleist okurken |
Çok anlamlı güzel bir eser, Yazan kalemi gönülden kutlarım. Keyifle okudum.
Daha nice eserler diyerek Saygı ve selamlarımı bırakıyorum.