EKMEL-İ NUR
2008 KUBADER "PEYGAMBERE ADANMIŞ ŞİİRLER YARIŞMASI" DA MANİYONA LAYIK GÖRÜLMÜŞTÜR.
EKMEL-İ NUR 1/ Omuz verip gök kubbede bir buluta, /asırlar halkasından koşmaya gidiyoruz. Kapamayın ne olur gözlerinizi bu gece, /bu gece uzun bir yolculuğa çıkıyoruz. Sırtımızda emanet bir mazi, /havf ve reca ortasında müstakbel, /senelerden nur, aylardan Rebiyülevvel. Süzülüp Bağdat’ın sisli penceresinden, /ve Cebrail’den korkmuş, Meryem’in nefesinden /müjdeler duymaya gidiyoruz. Haber salın Âdem’in tüm evlatlarına, /Habil’ler, Kabil’ler dirilip gelsin. /bırakın bu gece süreyyayı /bırakın güneşler emzirsin… 2/ Bu gece bir telaş var Kureyş’te, /Rab’in melekleri gökten kundaklar indiriyor. Sanırsın ki çöller ortasında bir gül, /feyz-i nurundan diriliyor. Gülizarlar yakındır, diye fısıldıyor bir ses, /bir ses bölüyor karanlığı aniden. Yanağında bir öpücük, /bir öpücük ki sesi, kab-ı kavseynden… 3/ Şimdi haber salma vaktidir Nuh’a /yarıp gelmeli, /çöllerin o kumdan denizini. Şimdi haber salmalı ki Yusuf’a, /yüklensin Kenan’ın tüm gizini… Çatlayan dudakların hâkimiyken susuzluk, Ve sahibiyken yüreklerin, korku. Umudun girdabında esaretin gölgesini görürsün. Ve darmadağın bir fırtınayken çölde sessizlik /aniden ve sessizce /ölürsün… Ve bezirgan pazarlarında satılırken hürriyet, Ve ağlarken gökyüzünde bulut. Bu gece eğmemeli başını yıldızlar. Dallarında umut filizlenmeli yarınların. Bu gece haber salın kâinata, Kucağında Amine’nin ilk ve son gülü /bu gece öldürmenin vaktidir ölümü… 4/ Bu gece haber salın her yere, /kainat kitabının hatimesini beklesin herkes. Bu gece haber salın herkese, /haşiyesi düşülmez, /yükselirken çölden bu ses. Lal olsun diyorum, tüm dilleri zihayatın, /yüreğinden sağanak sağanak fışkırırken şua, /o en nurlu dilden düşsün istiyorum, /o en kutlu dua. Âminleriniz kalsın /dilde sukut, yürekte en gür seda ile Kutsi bir tın kalsın /kulağınızda o en tatlı seda ile… 5/ Bu gece rüzgârında bir nurun, /birer, birer devrilirken yüreklerin putları. Ve sönerken başlarında ateşi tüm kisraların, Tüller arasında bir adam gördü bu sahra, /zırhında gül kokusu. Ra’dlarında gök kubbenin, Sevdaya çalan ziyasına şahitken tüm zerresi hayatın, /kaldırıp attı bir kenara o onulmaz küflü kâbusu. Bu gece gömüp vakitsiz sancıları bir yere, /güller kuşanmış, /Ebabil sürüleri beklesek diyorum. Dilimizde hira’dan kalma ikra, /omuzlarımızda ak güvercinler… Libasında aşk, simasında muhabbet, Gökten bölük, bölük inen melekler görsek diyorum. Melekler ki meydanında bu asrın bent olurken koşarak. /Cebrail’in karşısında görsek bir Sultan-ı Levlak! Başı omzunda o sadık sevdalı, örterken mukaddes bedenini /bizde bastığı toprakları öpsek bu gece, Ve görmeyen gözünde Varaka’nın, /nurunu dinlesek bu gece. 6/ Dar zamanlar, bağdaş kurarken dar beyinlere, /ve darmadağın edilirken hayatlar, /sıdkının zirvesinde yiğitler gördü bu topraklar. Başlarında var olmanın tek sebebiyle, /izini sürdüler hep, /çöl kumlarını okşayarak. /ve binlerce melek binlerce kere alkışlayarak. Avuçlarında küçük çakıl taşlarının, /zikrini mi duydu dersin. Buheyra… Ya da parmaklarından akan ab-ı hayat ile /ruhunu mu yıkadı dersin. Buheyra… /kim bilir… Kim bilir dilinden düşen ilk nur sözün, /cezbesinde raks etmiş miydi Necaşi? Ya da yanındayken, senin /kara derisinde ter ile hiç üşümüş müydü vahşi…? 7/ Ey tüm kutsi canların seyyidi, /ey bu var olmanın en mukaddes eri. Ayrılığın gözyaşıyla el ele verip, /yürekler dolaşıyor. Mazide en güzide dört yiğit, /müstakbelde binlerin bekliyor. Kokunu duymak için gökten inse yıldız-ı garra, /en aşk tadında parlar mı dersin bu sevda. Ey tüm güzelliklerin asude tebessümü, /kaç asırdır bir türlü kovamadık hüznü. 8/ Gel ey! Sevdalar kuşan da gel, İbrahim’e uğramadan, Kabe’ye dokunmadan gel! Gel ey! Harşrolan zamanların inşirahı, Gel ey! Nurlu düşlerin feyizdar ferahı. Kokunun her katresinde, yalnızlığın, /ve ben garip ve mahzun kaldım, Adına mevlüdleri değil ama /yüreğimden düşen mısraları yazdım. Gel ey! Acısı yüreğimde kavrulan, Gel ey! Adı kendi gibi El Emin olan. Hangi bir zaman sonra visal, /hangi zamanda vuslatın, Gel ey! Bin kere çarmıha gerildi, /ruhumda haşrolanım. Gel ey! Ne olursun Allah aşkına, Hani en sevdiğin can aşkına, Bir gece ansızın, Düşüp bir üveyikin nurlu kanatlarından, Ve sıyrılıp; Anı can sayılmış tüm zamanlardan, Kışlarımıza baharlar sun gel. Ruhumuza can ol gel. Gel ey Amine’nin ilk ve son gülü /gel ey… /bu gece öldürmenin vaktidir ölümü… Engin Badem -acemişair- |