ZİHAYAT-I NURKaranlık gecenin, umuda düşerken gölgesi. kalbin nur dağlarına sireti sinermiş hüznün! ve adın düşünce dilden tüm sonsuzluğa, bahtı gül kokarmış her sözcüğün. __şimdi ihbarındayken ruhunu, yaratılmış her melek, __visalin sinesinde, ganimet sayılırmış seni özlemek! Şimdi ben; ak beyaz abasında her sayfaya, özlemini anlatan resimler yapsam diyorum! sonra sol cebimde esmer tenli bir sabah sağ cebimde nur tohumları ile alıp başıma, sana adanmış tüm sancıları sana seni anlatan şiirler yazsam diyorum! sonra şahit olsam; omuzlarımda ağır telaşına tüm renklerin, ve yüreğimde intiharına suskun adı konulmamış bekleyişlerin! __Şimdi haykırsın aşkını, yaratılmış her melek, __Visalin sinesinde, ten sayılırmış seni özlemek! oysa ben; kimliksiz umutların cezbesinde, sözlerin maziden düşünce ansızın. ansızın sarınca rüyalarımı bir Hira sükûneti, ansızın yüreğimde dağılınca saçları çocuk Musa’nın, ak yüzün hatırına; ay bölünse diyorum bu gece! ve en Meryem’si şefkatiyle Cebrail’in avuçlarına seni müjdeleyen İsa’lar düşse diyorum bu gece! bu gece serip yüzümü yağmura, bozup büyüsünü bu şehrin, tüm tütsüleri yaksam diyorum. tüm bent yıkıp yüreklerin, sana esen rüzgâr olsam diyorum. ellerimde rüstik cemreler! bakışları kızıl kıyamettir yokluğunun biliyor musun; adını ölüm koydum bu suskunluğumun! __şimdi haykırsın dilde adını, yaratılmış her melek, __visalin sinesinde, can sayılırmış seni özlemek! Şimdi ben; kurumuş gözlerimin mahur sularında yüzdürüp Nuh’un umut gemisini. koparıp aşk tufanından, gökyüzünün en mavi delisini alıp sana geleceğim... kabul buyur ne olur, kabul buyur sırtımda İbrahim’den kalma bir aba, yüreğimde yangınları bu şehrin bir elim tahtındayken Belkıs’ın öbür elimde kaldı demeti burukluğun. biliyor musun; adını ölüm koydum bu korkunun! __şimdi haykırsın sevdasını, yaratılmış her melek, __visalin sinesinde, köz sayılırmış seni özlemek! Oysa ben; avuçlarında küçük çakıl taşları sahranın ağızlarında gülden tebessüm bulutların, Ebabil sürüleri beslesem diyorum saçlarımda. sahipsiz cemreler aşkını kuşanırken, bembeyaz bir uykuya dalsa diyorum gözlerim! ve aldırmadan omuzlarımda ağırlığına hırçın korkularımın başım dizlerinde sana bu asrın güllerini anlatsam diyorum. anlatsam dinlersin değil mi? __dinle ey bu kâinatın yaşama sebebi! __dinle ey varolmanın o en büyük hazinesi! ruhumu arındırıp, nurunun feyziyle; celp edip tebessümünü yüreğimin sesine, kapına geliyorum. tırnaklarımda kaldı acısı bu boşluğun yaşamaktan vazgeçtim, ölümü diliyorum. biliyor musun; adını ölüm koydum yokluğunun! __şimdi haykırsın nurunu, yaratılmış her melek, __visalin sinesinde, derman sayılırmış seni özlemek! Yıkılsın adına yapılmayan binlerce taç mahal, yıkılsın, haşmetiyle Kisra! biliyorum tek ayak izinde can bulur sahra. yıkılsın istiyorum bu gece yıkılsın sensizlik kokan pervasız damlarında sükûnet. ve darmadağın bir coğrafyada saçları uzarken ayrılığın, ayrılır mı sanırlar tırnak ile et? şimdi yol versin rüzgâr, beni zamansız zamanlarına götürsün bir ışık. cezbesinde can bulsun, yüreğimdeki kırık. yol verin bu gece envarında sulh olsun tüm kavgalarım. evet bu gece; belki düşümde uyuyan bir can yakalarım. __şimdi haykırsın ayrılığı, yaratılmış her melek, __visalin sinesinde, can sayılırmış seni özlemek! Engin Badem -acemişair- |