Kayıpkaç kat sarınsam uzaklığına o kadar çok üşüyorum... sular gibi donuyorum yaslanıp kendime göğümde açılan uçurumlara aldırmadan öpüyorum düşleri yar(alı) ağzından gel yaslan göğsüme gök yüzlü denize söyleyelim şarkımızı yüz görümlüğü bekleyen gelinler gibi bir avuç toprak suskunluğum eğil güne açılan duvağın önünde öp eşiğinden sunulan arzı anla! sokak sokak şehir şehir yokluğuna dolandı ömrüm... iklimine titreyen kuşlar bilir esaretinden içine çekilen kanatların nasıl yara aldığını... gel! gece nöbetlerinde atıldığım ateşe değince avuç içlerimiz birbirine tutuşur elbet bahşedilen kıyamet... sude nur haylazca |