Gözlerini Yolsam Mabedsiz Bir Din Kalır
Bu yağmurlar gecenin gözyaşları
Kaldırımlar alnından öptüğü seccâde dervişin -Şair burada Necip Fazıl’a gönderme yapıyor!- İnce dudaklı hilal şeddesi gecenin Hani cezm olsa susturacak adını Gözlerini yolsam mabedsiz bir din kalır Kıyıda ikinci bir ağır yaralı deniz feneri Mavi... Renklerin en nitelikli kevaşesi Ne yazsam eksik kalır... /.../ Bu rüzgarlar Azrail soluğu ensemde Her gök gürültüsü yüzüme okunmuş bir bildiridir Gözlerini yolsam mabedsiz bir din kalır Avuçlarımda tesbih taneleri Belki de Adem’in süt dişleri Mihrapta imamesi dualarımın Sol kaburgamdan düşmüş bir eğe kemiği kalır... Şehirler lâl cellatlar gibi Anılarını parmak uçlarında saklar Gözlerini yolsam mabedsiz bir din kalır Kangren olmuş bir şiir kaleme boynunu uzatır Ve dilsiz oyuklara şairin adı yazılır... Mavi... Bu denizler şairin ayak izleri Bu tuzlu onun gözyaşları Kıyılarımda bekleyen isimsiz kadınlar İsrafil’in ilk üflemeli çalgıları... İsrafil’in ilk provasıydı Sûrdan kaçan yanlış basılmış bir notaydı Ben O’nu kıyamet sandım... Kıyam etti sonra kelimeler Kelimeler kıyama durdu Onda bu gözler... Bende intihale yollu kelimeler... Ne adını unuturum cehennemin Ne yolunu bulurum cennetin... Ki; Gözlerini yolsam, Bütün şairler mabedsiz kalır... |