aşka ve ayrılığaağzında kuş yuvalanmış, gözlerin sabah esintisi. okyanus renginde gülüyorsun yine, bakışlarım çırak kalıyor seninkilerin gölgesinde. dokunsam, korkumdur incitmek. acıtır kalpgahımı saçlarının kırığı bile. ceplerime sığmıyor ellerim, sensizlik hırçın bir mevsim. giyindiğim hiçbir boşvermişlik, peklemiyor sırtımı. bir sabah kokunla uyanmak, akşamüzeri rastlaşmak seninle, sende yatıya kalmak, muhatap olmak gözlerine.. oysa olmazımsın, uzaktan uzağa seviliyorsun. hiçbir cümlede söylemedim sana sevdiğimi, lal şiirler kaldı kursağımda. işte sandığa atılacak bir yenisi daha. bir gülü daha solduracak dertli kimliğim. bir papatyaya daha illallah dedirtecek sensizliğim. göğsünde konuşlanmış sanki bir şehir, bir şehir ki, ben içinde mülteci. gün yüzü görmemiş suretimle, adını eskitiyorum defterlerde. sen yaşama sevincisin içimde. geçerken şehrin kuytu yanlarından, tepelerden,surlardan, odun pazarından sonra, nehrinden,çorak toprağından. adım adım ezberimsin. hoş gör sabırsız tavrımı, bir an bir mevsim gibi geliyor insana, yarası çok olunca. ama duam belli, şifam belli. ben ki, sığdıramadım yalnızlığı hiçbir gece vagonuna. bir vapur yükü uzanamadım sevda yakasına. işte bundandır beklentisizliğim. gün batımı gidiyorsun yine, kaldırımlar şen şakrak ayak izlerinle. fidanlar bitiyor gittiğin yerlerde. karanfiller kokuyor, çağlıyor nehirler. kuşlar gibi gidiyorsun sen. ve yine hafif kalıyor benzetmelerim, güzelliğin terazideyken. hoş gör cümlesizliğimi, harf soykırımından yitirdim ben şairliğimi. olası bu, dahası bu. gün battı işte, kelimelerimi susturup dönüyorum kendi mevsimime. ve sen kestane topluyorsun geceden. - abdullah cemek |