Bir Pazar Yağmurunda
Adın ne kadar da gaddarmış pera
Ne zamanki dudaklarıma çarpsa nağmesi Alçak sesli bir inilti duyulur Bahtiyar olmamışların şehrinde Kuşların cinnettinden düşer yıldırımın en hası En şiddetlisi yüreğime Ne zamanki adının sınırlarında patlasa düş mayınları Batan güneşin her çığlığında Ben anıların üzerine serdim adının intihar süslü çiçeklerini Bilemedim kolu bacağı kopacağını şu içimde Münferit gezen çocuğun O’nun istediği en fazla Dinlemekti sesini bir masal gibi uykularında Yalayıp yutuyor rüzgarlar zifri bol yanlızlığını sokakların Bu zamanda duyarsın sokak lambalarından hıçkırıklarımın sarhoş satırlarını Anlarsın işte o vakitte bitermiş ayaklarının altında ezilen o sefil kaldırımlar Yürümekte zor gelirmiş Yüklendiğinde omuzlarına ruhumun külfetli ağrıları Şu ılgın dedikleri pembe ağacın da dalı kırılır Uğurladığım için yokluğuna Seni bir pazar yağmurunda Elbet affedilmeyenlerden saydı Tanrı beni Biliyorum beni sende affetmedin pera Nasibimi yitirdiğim için saçlarından Sustuklarımız üzgün bir palyanço makyajıymış Anladım Adınla başlarken her temaşa Bir pazar yağmurunda |