aynaya bakan ilk insandan kitle üretiminin başladığı tarihe meta ideolojisinin aykırı mağaralarından rezidanslara rutubetli bir duvardan gecekondu elhamdüllillah müslamanına kadar aylardan kasım, öksürüyor bir kadın, konuşurken biraz nazım lütfen gerdanını göstermeden sokakta kaybolsa kaç filme daha aynı süreli kadraj sığdırabilecekler, araya girdim leopar desenli taytından ve de bluzundan, on liralık cüzdana ucuz roman okumayan portakal soyacağından meyve bıçağına sizi sevelim diyoruz öncelikle ve tırtıklı.
tarak gibi biraz, yalnız başıma şurayı tarayamıyorum çekil, özellikle diyorum, çekil, dün gece gidecektim yalnız başıma vazgeçtiğimi söyleyemedim öyle hemen, soğuktu hava tarak diyordum, özellikle tırtıklı ve kağıdı koyup üfleyince hohner trois couleurs bizim için blanc sana intiharlar yaraşırdı, ölümü es geçebilmen için paslı bir doğu almanya rayıydı çantayı düşürdüğün taşların arası tehlike aramızda, bunu önceden çekip çıkarabiliseydim, tehlikeyi yerine başka bir duygu doğuracaktı boşluk kaldırma kuvvetine binaen değil, merkazkaçına istinaden durmayı seviyorduk olduğumuz yer de, monodan itibaren postmodern edebiyatçıların henoteist takıldığı zamanlardı ve tokuşturacak ne çok kemer vardı ağzımıza, belimize tarak gibi diyordum, saçlarımı taramaktan korktuğum gün gibiydi yani demek istediğim.. olmadı! öyle bir gram zehirle yere kapanacak kadar düşmedik g’yi alıp uzak bir yere götürdüler, titredi ram denen pezevenk ilham verdi sonra politik meselelere, yansıdı gülüşlerine bir de ne olduğu belirsizliğin verdiği ne olmayacağına dair belirsizlikle dağılanlar için ortaya konan helvadan kaşıklamayana edilen küfür uzak diyarlardan duyuldu, kravatını bağlayamadan haz aldı müdür
ben de biliyorum, yeni bir aşk için dolanmayı etrafta,aşk dedin de şu kazaklardan çok var, uzun yakalı, misafir göğüslü hani, yas tutacağını sandığım yakalarından asılıp, asasım geliyor elektrik direklerine si ya da do, gürültülü rüzgarların tenlere dağıttı neme hadi diyeyim açıktan, kılların bile yaşlanınca rengi atıyor hayatta bilinmeyene ait olan ne varsa, bilinmeyenindir, bilinenle yetin ve teorıilerin para kazandırdığını duyunca hipotezleri unut mutlaka bir çöp kutusu var et, yeri gelince saçların da buna dahil kaşların, tırnakların, yılların ve günlerden perşembe örneğin didact biçimleriyle fantezilerini koru! kuyruğunu sallayan köpekle farksızdır boşlukta sallanan atkının ucu.
fakat didact bir art ulemasının dahi belirli bir hiza çekemediği okullardan ahşap meselesine sıra örneğin, üzerinde mutlaka bir kalp vardır, iki harf, sonra harflerden birine çizik diğerine bakınca değil de üzeri artık çizilmişe baktıkça akla gelen hüzne dair anlatılanlar tarihin her şeyi açıklama zahmetine gireceği güne kadar öyle kalmıyor da artık bunlar ne sanata dair ya da öğreticinin zorlanışından izdüşüm günlüğü olamaz yani bir sürgün ortasında demiyorum, bir film setinde ya da kendi çocuğunun gözünde yaşamak dilinde figuran olmamak, gerektiğinde ricayla değiştirilebilen r ve c bir liraya bir su bardağı çekirdek gelen sokakların çocuğuyuz parfüm markalarından, telefon ayarlarından, aidat masraflarına diretilen gereksinim belediyenin girmediği mahalle düğünleriyle kalsın isterdim dün hala olabilen, terlenen, çalan, söyleten ve üzmeyen yanlışlıkla özlem duymak vesaire çabaları üzerine ek de, hayır, özlemeye duyulan özlemdir bu bizim unuttuklarımızın çoğaldığına işarettir ayrıca estetik düşmanı ilahiyatçı beyanı diyorum, felsefeyi oğlancılık bilen profesöre bunları da uygarlığa ekle.
önce bacaklarından yakacaklar güzel kadınları güzel kadınların masum oldukları günleri anımsatan şişlerin kızgınını da erkeklerin gözlerine beynimize ayet ineceği olsaydı, rahibelik güzeldi, sofilik, şarabı özleyip kitaba dahil tanrı kızlarına, bakire melekle ve tüysüz oğlanların şiirsel anlatımına birkaç mitoloji sonrası denk gelip, kendi kulağımdan öptüğüm gün sabaha karşı onca fanteziye karşı f-4’lerle bombalanıyor yüreğim yani güzelim, senin için vietnam ormanlarında kaybolmaya benziyor da yaşamak ben zehirli bir balık türü üzerine çalışan ibnelerin diliyle mümessilim
mecburen çekip çekiştirme zamanı gelince bir gün eskiden kaybettiklerine acıyacak insanların acılarını şimdiden öngörelim işte acıların dahi şerefli olabildiği dünya aleminde fırat ve dicle kalacak tuna utanmayacak, göksu darlanmayacak, söylenmeyecek yeşili kızıla güya mahkemeye çağrılıyorum da, güya mahv edecekler, güya yarın diyelim mesela bugün olsaydı her şey farklı olurdu, şu an, biz ona kübra ismini koyalım kulağına değil sadece tüm hava alabildiğine inandığımız boşluklara ezan okuyalım böylece inandırabiliriz kendimizi bir mahkemenin var olacağına
leopar diyordum, ne taytı ne bluzu ne cüzdanı; soyununca dillere destansı , bir filmde geçiyordu şurası: -bizim kemalettinin memede zar olduğunu sandığı gün başlamıştı erken boşalmamak için üç aylık peşin para vermişti body salonuna tam abazanlığı geçti derken, aldattı ayteni, aytenin üzerinde bir manto içindeki leopar gözüküyor hafiften, ne karıydı yalnız rezidanslara asansörsüz tırmanmayı öğretti sekreter ayçaya kocası kemalettin parayı yedi bitirdi, ayça evlendi, ayten boğaza nazır köşke taşındı bu türlü senaryoyla avlanmış leopardan da hayır gelmezdi ulusal coğrafya ekibine gelmedi.
karanfiller, güller, menekşeler, begonyalar hatta krizantem falan filan ne kadar çiçekte olsa dantelli bir baudelaire şiiri kadar etkileyemezdi idrar kokan kimsenin artık binmek istemediği şehiriçi otobüsleri niye dersen, dersin, bir otobüsün tekerleğine hayran olduğum kadar hala hayran olamadım ikinci el elişi sinirlere
elbette sıkılırdım, o trafikte en lüks araba içinde acıkmaktan elbette sıkılırdın, o trafikte en lüks araba içinde sıkılmaktan bu ikisi de iskambil kağıdından fal bakmaya benziyor şehvetlerden en elipsi, direklerden mermerlisi ve uygarlığın tırtıklısı parmağımın ucuyla milyar beste pardon deste dağılıyor
ne hemze ne de sükun sebep fer’î med için biz piyale içine su doldurup sarhoş oluyoruz
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
'fer'î med' şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
'fer'î med' şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.