'ilhami'ye varamamak'şimdi daha yalnızız kan rengi şafağın dualara açıldığı eller de buluşalım İlhami televizyonun tam karşısında tekli koltukta otursun, gömleği ne güzel baştan beri söylüyorum, İlhami güzel bir adam, dudakları duaya alışık televizyonda yalandan bir film oynuyor, öpüşme sahnesinde evsahibi kumandaya basmak için terleyecek hafiften, uzatıp elini belki de kapatabilir televizyonu, iyi de olurdu buraya sohbet için gelen İlhami bu sabah namazını kaçırdığı için canı fena sıkkın mübarek adamdır bizim İlhami, güzel adamdır, sorgular tarihi okur, okşar kitapların yapraklarını, bir menekşeyi okşar gibi biz ondan öğrendiklerimizle gözlerimizi yarına açarız, tevbe yetmiş bir kardeşim, çünkü Allah’ın rahmetidir dosdoğru olmak insan olmanın hikmeti bir de sabır yok mu sabır, ruhumuzun zırh atölyesi ağlayışları annelerden soralım, biraz geceden kalmış olarak, gönül biriktirmiş yalnız kalmış, takip edilmiş ve oyunlardan sıkılmış iyiliğimizi umutsuzluğa vuralım. İlhami güzel adamdır, derin bir mana aramaya gerek yok şen pasajından aldığı buketle istemeye gittiği Mine’yi de pek sevdi on bir yıl, koca on bir yıl ve baba yüreği, candır; iltihaplanır kocaman merhamet geriye sandıklar bile kalmaz çoğu zaman, fotoğraflar kutuların birinde uçurtma yaptığımız ilk yaz, çimenler hafif ıslak, burada filizlendi sevinç ve gözyaşı bizim gözyaşlarımızı dinlemediler, hislerimi kanatacağım sahne buğulandı dur,durunuz, bakınız, şurada bir adam ve ben biliyorum, sizin de onu seveceğinizi diyorum kancığın biriydi seksek oynarken arkadan tekme atıverdi, düştü İlhami çocuk da değildi, suçu biraz daha yürümekti, biliyordum sevmeyecekti birileri, şehrimize havai fişekler çağıracaklardı, konserler, ünlüler bu eller boşluğun ritüelinde hareket etmeyi öğrenemediğinden daha da bir şey diyemedi, yılgınlığımıza sahip çıkan suçlar ve şehirler seri umutsuzlukların ısrarıyla yüzlerimizi sarartıverdik bir sene de bir sene de unuttuk, İlhami’yi papatya severken görmüştü birileri önce sonra birilerini görememekten geldiler, İlhami’nin menekşeleri büküverdi boyunlarını kaçıverdi insanlar birbirlerinden, sırayla bir aşk dedikodusu döndü ortalıkta altından, ipekten ve demirden değerli bir tarih tekerrür etmeye imanla birikirken, yavaş ve yavaş, bir kerecik olsun saçlarına ak düşenlerin de okşansın buyruldu suçtan uzak gözyaşları kan rengi yalnızlıktan, daha sarı yüzlerimiz, durup bize kalan suçlarımızı pay ederken arsızca kendimize getirilmesi güç günahlar uzatıldı velakin birbirlerine iyilik vermiş sıcak ellerin ve akşam avuçlarında soğuyan bardakların bir kez olsun utandıklarına şahit olmadı uğuldayan tarih kim duanın bırakılan sesinde üzülmeyecek kadar ayakta kalabildi, derinden yaralandım bugün geriye kalan suçlarımızdan başlayarak kanarsam ayıplamasın kanalları kuruyan vücutlar, İlhami’ye yontulmamış sesim ruhtaze bir ümide hamilinden her sabah güneşe sarılsam kıyameti andırır bir dünyaya sığmayan bedenim buruştuğum gibi kalabilirim terk sadıktır, şimdi daha bir yalnızım. |
güzeldi hatta çok güzel