Tırtar / Bebek
tavana asılmış salıncakta
sallanarak bekler ezilmiş haşhaşa şekerli somruk sorup uyuyan kundakdaki bebekler bez içinde lokum ya da mama “dada ” vermeye başladı zenginler emzik-biberon çook… çok daha sonra çokları parmaklarını emdiler... anasının sütü olmazmış bazılarının emer kalırmış bazı bebekler de, bu yüzden “-ana” derler, ama; ana başkalarının emer bebeği olan bir anayı emdiğinden sayısını bilmez süt gardaşlarının bir yandan kurşun dökedururken Döndüce bir yandan hayat dersi verircesine “-emişik dey(e)cen öyle ya ga(y)ri asıl gardaşından daha ileri neyeyse;? emişik olanların üç göbek çoluk-çocukları birbirlerine haram; siz ne bilceniz ben onu bunu bilmen; elin çocu(ğu)na bicik verme gelinimiz! kimin kime nasip olca(ğı) belli mi hu devir de "-bi Avildenin Karısı getirdi Ali’yi Göktepelinin arkasınadan da Katrancı Musa taygeldi Musacık Eyuplarlı arabacı Azgının kızını kaçırdı. Azgın babamın asker arkadaşı, arabuluculuk babama kaldı" muzip, mugallit biriydi Katrancı; "-karım avradım olsun at bokundan atlayan cumayı gün çatlayan ölü kargalar gözümü oysun sovan gabığının altında kala(yı)n." yalan yere diye yemin billah ettikçe, Göktepeli"-yavrım Musa’m ilenme ilencin geçiv(er)ir" diye yalvarıyor namlusundan ters tutmuş alnına dayamış boş tüfe(ği) anası"-şeytan dolduruvu(r)" diyor. geleceğe dönük bir sürü hayalleri vardı inşaat ameleliğinde karar kıldı gerçekleşmese de köylü hayallerinden biri göçtü, göçtü köyden kurtardı kendinden sonrakileri olmasa da! Avildenin Ali gibi ondan çok çok sonra köyden gitti Ali.. o da emekli şimdi.. Göktepeli demişkene Mevlüt Ali gayfe çalıştırdırdığından evde plakları varımış kimse yoğukana oğlu Yücel o zamanlar daha iki yaşında nettiyse plağı çalıştırmış, Göktepeli; bi baksa, plak ha-bire dönüyomuş eliynen dutmuş epey bi, salıvımış, gene dönüyomuş, ters gapamış gene durmayo, o da üstüne haşgaş daşı gomuş." öteyüzden damadı gelmiş, yanında da Akdağ Muhtarı ikiğün galmışlar, savışdırı(r)larkana “-ay yavrım Musam, hiş bi göddeşsiz gelmezsin ki ha bi oturalım da hasbihalleşelim, dertleşelim” Muhtar da “-hala… gene sen bana dua et ben getirmesem hiş gelmeceğdi ya” demiş “-bi ğün öretmenden aldık köytopunu eskinki ğibi ülüklü deği(l), siboplu tabi yaz ğünü deği(l)mi n’olcak, dura-dura sınmış nası olsa harmanyerine ğedecez geçerkene Melidali’nin motursiklet pompasından şişiriz varalakdan bakdık Melidali de hayatda böcelenip duru(r) serseri dakımı pompanın başına kömeleşmişiyiz biri topu iki eliynen sıkı sıkı dutuyoru öteki ver-Allah pompalayoru duralakdan merdimenin başında Gökdepeli peydah oldu “-gelen geden köylünün çocuğu her Allahın günü top şişiriyoru havasını bitirceniz e(nde)kinin sankı bedafaya alınıyoru” Melidali gayet sakin “bi-kaş günde bi pompalanmasa Allah mafaza şişirmeyi unuduvuru o da can daşıyoru ana” deyişnce “-o da doğru ya!” … “-her gün gelin de unutdurman gadın yavrım” dedi bu tefa “-dediğin hesap bi köye ıradıyon yeni ğelmiş adam aşmış ıradıyoyu acanısı dinnemiş, gapatmış “pili tükenmesin” demiş ertesiğün gızı bi açıyo ku Bediya ğibi garının biri türkü söyleyip batır anası “gapa ğız tükenmesin aşam gelince boban da duysun” demiş.” DİPNOTLAR somruk / sormuk: bebeğin somurarak içindekilerden gıdalanacağı bez parçası sormak: emmek dada: tatlı, bebek ya da çocukların hoşlanacağı tadlar. emer kalmak : bebeğin anasını emme dönemindeyken öksüz kalması devir: çağ, zaman, dönem köyde herkes sarı yağlık (baş örtüsü) taktığından, (gök) mavi başörtü kullandığı için bu isim verilmiş olmalı taygeldi: dul kadın, başka birisi ile evlendiğinde kadının yanında gelen öncesi eşinden çocuğu ilenmek: baddua, ah ilenç: ilenme, beddua, ah, intizar savuşturma: yolcu etme, uğurlama götdeş: arkadaş, (argo)yaren, candan arkadaş, sıkı dost, heb birlikte olanlar ülük: emzik, suyun kaptan belli ölçüde akmasını, dökülmesini sağlamaya yarar borucuk, ülbük, ıbrık Resim için Sn Oğuz Zeki’ye teşekkürler Çalı / 1881 |
Güzel şiire saygılı mutluluk dileklerimle.
Çok Beğendim.
…………………. Saygı ve Selamlar…