yaşamak için ölmeyi seçenleri gördüm anlatılanlara bakılırsa son dünya harbi kadar sıcak kanları ilkin sizi sevdiğimi söylemekle başlayacaktım, iştirak ettim elimde piyade üzgüsü, benimsin! hepsini birden sevdiğimiz yıldızlar, bu gece hangi sevgiyi öldürmek için namluya bastılar? sonra aylardan kaçıydı? ateş alıp öper gibi yapıp yolda bekliyordum murtaza solgun yüz hatları, yağmura direndik, ısındı ayak uçlarımız çimenlerin arasında gençler bisiklet sürüyordu, çocuklar yaşam dedikoduları sesleriyle açıldı gömleğimin bacası sindiğim birkaç harfle, şarkıların muhtelif olabildiği duraklarda doyuma ulaşamayan ellerin hüznü ağırlaştı
seni, varolamayan şairler korosuyla anmak isterdim ticari olmayan amaçlarımızın da olduğu sevdalar buna dahil yanlarımızda sokak direkleri, çöp tenekeleri, ıslak banklar tabirler coşabilirdi ben ıssızlığıma kapaklandığım kayayı kucaklardım tarih ki geometriden anladığım kadarıyla çıkarınca dış kenarımı kendime ulaşamadan göğsümü bulmaca köşelerinde ısıttım seni çıkardım, bir harf daha esir oldu ayrılığın yedi başlı ejderhasına
ayrılık kenarından uzayan adamların imansız gözleriyle baktıkları dünyaya atıldım uygarlığın beşiği bir ormanın içindeyken patlamış şahsiyetler sevdi büyük insanlar şeytanı mars ederken iyiydi biraz kerbala okudum musluğa dayadım ağzımı bir şehri kirlettim aklımı sıkıştırdım elma çekirdeğine uçtu biraz limon kolonyası mümkün olan kemikleri de tarihe dahil ettiler mübalağanın sarkık memelerini okşarken, atlar samana sakladı aybımı iğnenin peşine takıldı sevimsiz gerçek grevdeyken güzel geliyordu çalışmak terleyen bir atardamar bulmuştum saçlarının arasında onu kokladım, çorabının içine kaçtı kürek mezarlıkta özgürlük adına okuduğum şiir olmuştu dua edemezken senin de duyabileceğin bir sesle urus evre
telefonlara çıkardılar adımı açığa alınabildiği kadar alındım, açıktan bir tehditle kapalı sinema köşelerinde topladı murtaza ellerimi sürekli beynime yapılan haçlı seferlerinden bır kıyı arzuladım hangi şehire doğursam kuşlar aynı tohumu besliyordu gökkuşağına asıldım, tasım artıncaya sessizliği seçtim ellerim kanlı kahkahaları sildi apışarasından, tırnaklarım utandı çardak altında öpüşenlerin gözleriyle savurdum ilmi tembih edilesi hislerle doğrulan bir uygarlık filmi çektim, çektim sabırla beraber her güne bir yalan daha sığdı çelikten tabutlarına aldırış etmeden konuşanların sesleriyle, mide kaldı kursağında tentürdiyot heceli bir parmak doğrulttular yalanları bildim, boğazımı sildim bir ıslak bezle, kurudu easetanbul bana kalanı söylemek için dilini kurdaleyla beceren çağ olsun istrati’nin okuduğum ilk kitabı gibi sevmek, böyle bir şeyi bilmek istemezsin gözlerim enter-son ister, kader imzalı bir şans teorisinden bahsediyorum enterasan olanı hiç söylememiş gibi yapayım, biraz erkek tedrisatı paslı bıçakla deşer gibi, zehirlersin, katliamın iyisini arzularken nereye gideceğini bilecek bir taksi sarılık geçirdi
sözcükleri dizdikleri şiş, hanemde teselli niyetine ziyafet olursa herhangi birine bağlanmayı istememekten çıkar çıkmaz sokaklar şükür, her yatak tek kişi de olsa yatılır talihli nezaket her acı sonu telefonun ucuna düğümler ben sana söylemeden de imzalarım bir devrim elemanı olduğumun müvekkiliysem köşesinde tatil puantiye çiçeği gömleğin dili anlamın küstahlığından korusun rabbim başkasının acısını yiyememekten bu halim buvukuat ise, sevdalar tarihe karışsın ben sebebim.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
'pogrom' şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
'pogrom' şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
sevdalar tarihe karışır sen mağdursun ben mağdurum., o masum bu masum şu masum mağdur olmak masum olmak demek değil yahut her masum mağdur sıfatını hak eder mi
bu çok çokk iyi...